kilo veriyorum ama bacaklarım incelmiyor
Gazeteci. @MiddleEastEye Türkiye Temsilcisi. For English @ragipsoylu
Aynenkanka işçilerime asgari ücret veriyorum ve onları artı değerden sömüyorum ama komünistim. Keşke pcim bozuk olmasada kaynak atabilsem.Aklımdakileri yazdım şuanlık.Burdan göreceğin gibi Juche nin bize ters oldunu görüyorsun.-Ha ama KDHC ile Güney Kore arasında kalsam gözüm kapalı yine KDHC yi seçerim.
Ve Mart ayından beri tedavi oluyorum. Suçluyum; bunu hak ettim. Şimdi 17 kilo verdim. 5 kilo daha vericem ve bir daha asla kısa sürede kilo alıp vermeyecem. Çünkü gerizekalılık bu. :) Özet; aman diyim doktor kontrolü olmadan asla kilo alıp verme olayını abartmayın. Dengeli olmak önemli. Bide şekeri ekmeği falan net kesin.
Reaktif hipoglisemi +insülin direnci. 5 gündür tedaviye başladım. Ve açlık atağı yok. Tatlı isteği yok ayaklarım yanmiyor ve 5 gün içinde vücudum adeta bir Balonun patlamasi gibi sönüyor önce ödem gider biliyorum ama 4 kilo birden uçtu gitti diyim siz varın düşünün ne kadar sistigimi. Artık tartiya binmiycem.
Kollarımve Bacaklarım. 0 yorum Gönderen KAYLA ELA LEBA at 08:04 Çok sıcak uyumaya çalışıyorum ama imkansız. Sıcaklardan kilo bile vermeye başladım.
Comment Faire Une Nouvelle Rencontre Amoureuse. Bunun pek çok nedeni var ama en önemlisi arzulanan kilo kaybının bir türlü sağlanamamasıdır. Eğer bir kilo kaybı programında yağlarınızdan istediğiniz hızda kurtulamıyorsanız bu yazıyı dikkatle okuyun. Mutsuz bir zayıflama yolcusu olmak istemiyorsanız anlatılanların sizinle ilgili olup olmadığına daha çok dikkat gösterin. Aklınıza takılan soruların çoğunun yanıtını da önceki başarısızlıklarınızın nedenlerini de bu yazıda bulabileceğinizi umuyorum.* HORMONLAR GİZLİ KİLO SABOTAJCILARIKilo yönetimi programına başlayan hastalarımıza neredeyse ezberletmeye çalıştığımız bir cümle var Kilo kaybını değil yaşam tarzınızı değiştirmeyi hedefleyin. Eğer kilo kaybına odaklanırsanız ve hele bir de yağlardan kurtulmanın aynı hızda devam edeceğini sanırsanız bir süre sonra hayal kırıklığına uğrarsınız. Vücudunuz özenle biriktirdiği yağlarını kaybetmekten pek hoşlanmaz. Kilo almaya karşı herhangi bir direnç göstermeyen bedenimizin kilo kaybına gösterdiği tepki traji-komik bir davranıştır. Bu davranıştan "tutumlu genler"in sorumlu olduğunu daha önce yazmıştık. Buzul çağındaki uzun açlık dönemlerinde insan genlerinde oluşan değişikliklerin ürettiği bu tutumlu genler -herhangi bir açlık, kıtlık ihtimaline karşı- vücudun yağ kaybını engellemektedir. Vücudunuz bunu başaracak pek çok sistem ve kimyasalla donatılmıştır. * İLK YANITI TİROİT BEZİ VERİYORİlk yanıt tiroit hormonları aracılığıyla verilir. Siz kilo vermeye başlayınca bedeninizde üretilen T4 hormonunun T3 hormonuna dönüşmesi bozulmakta, bir tiroit hormonu yetersizliği ortaya çıkmaktadır. Tiroit hormonu yetersizliğinin daha yavaş çalışan, daha az enerji harcayan bir metabolik süreç oluşturduğunu yani metabolizmanızı tembelleştirdiğini daha önce de hatırlatmıştık. Kilo kaybı sürecinde bir süre sonra ortaya çıkan yavaşlamanın başka nedenleri de var. Bunların da çoğu hormonal savunma mekanizmalarıdır. Vücudunuz leptin, oreksin, ghrelin, insülin, kortizol gibi hormonları salgılama süreçlerinde yaptığı değişikliklerde yağ kaybını önlemeye çalışır. Kısacası eğer bir kilo kaybı süreci planlıyorsanız vücudunuzda şu veya bu şekilde yaşayacağınız metabolik ve hormonal bazı kavgalara hazır olmalısınız. * SİZ DE MUTSUZ BİR "KRONİK DİYETÇİ" OLMAYIN"Kilo kaybedemiyorum" diye üzülen hastaların yaptıkları en önemli yanlış, beslenme hatalarıdır. Kilo kaybı için uzun süre aç kalan, düzensiz yemek yiyen, besin dengelerini bozan diyetlerle metabolizmasını alt üst eden, bütün gün aç kalıp akşam saatlerinde sürekli buzdolabını ziyaret eden -hatta bu ziyaretlerini gece tatlı uykusunu bölerek sürdüren-, kilo vermeye çalışmasına rağmen hálá karbonhidratı fazla, şekerden zengin, besin yükü fazla besinler tüketerek, kafeinli içecekler ve diyet ürünlerle hipoglisemi nöbetlerini tetikleyen pek çok müzmin diyetçi ! tanıdım. Her şeyi bildiklerini ve her yolu denediklerini ama kilo kaybını bir türlü beceremediklerini anlatırken bile ümitsiz ve yorgundular. Üzülerek belirtelim ki kronik diyetçilerin üretiminde onlar kadar yanlış diyet programlarının, ticari diyet merkezlerinin, kuşkulu diyet ürünlerinin, tehlikeli, zararlı ve etkisiz diyet haplarının ve bu işi sadece kazanç amacıyla yapan sözde uzmanların da rolü var. * SADECE "YEMEMEK" İŞİ ÇÖZMÜYORVücudunuzun kilo kaybına direnmesinin ikinci önemli nedeni çok önemli bir şeyin, daha aktif bir yaşam tarzı geliştirme yani daha fazla bedensel egzersizin unutulmasıdır. Hareket sürenizin yoğunluk ve sıklığını artırmadan, vücudunuzu eskisinden daha çok kalori harcayan bir araç haline getirmeden yağ kaybını başarmanız, başarsanız bile bu başarıyı istediğiniz hıza ulaştırmanız, sürdürmeniz ya da korumanız pek mümkün olmaz. Bedensel aktivite yaktığı kalorilerin yanında istirahat metabolizma hızınızı da artırarak kilo kaybınızı da kilo aldırabilirKilo kaybına neden olan sabotajcılar arasında bedensel sorunlar, hormonal-metabolik hastalıklar da vardır. Senelerdir kilo kaybına muvaffak olamayan "polikistik over sendrom"lu pek çok genç kız veya orta yaşlı hasta tanıdım. Gözden kaçmış tiroit bezi tembelliği hipotiroidi sorunu çözülmediği için kilo veremeyen çok sayıda hastam oldu. Glikoz tolerans bozukluğu düzeyine ulaşmış "hiper-insülinemi" yani aşırı insülin üretimi ve buna hücresel cevapsızlık problemi olan ve bu nedenle hipoglisemi-hiperglisemi dalgalanmaları yaşamaktan yorulan yorgun, bitkin, uykulu, unutkan, sinirli hastaları da bu gruba yaş sınırını geçince kilolar artıyorOrta yaşlı erkeklerin veya menopoz dönemini yaşayan kadınların ortak problemlerinden biri de kilo kaybında yaşanan zorlanmalardır. Bahara girerken kış aylarında biriktirdiği 23 kiloluk kayıpları, eskiden 23 haftalık diyetler ve hafif aktivite artışlarıyla çözümlerken şimdi zorlanan 45-50 yaş kuşağı hastaların hikáyesini kilo sorununun çözümüyle uğraşan hekimlerin hepsi iyi bilir. Burada erkeklerde testosteron hormonunun kadınlarda östrojen ve diğer hormonların azalması kilo direncinin başlıca nedenleridir. Unutmayın! Vücudunuz kolay kilo almak, kolayca yağlanmak ama bunları kolay kolay bırakmamak üzere programlanmış son derece akıllı bir makinedir. Eğer kilo sorununuzu çözmek istiyorsanız o makineden gelen seslere kulak kilo aldırır mıKilo vermekte zorlanıyorsanız kullandığınız ilaçları da şöyle bir gözden geçirmenizde fayda var. Bazı ilaçlar ne yazık ki kilo almayı kolaylaştırıyor. Bunların ilk sırasında kortizol içeren ilaçlar geliyor. Ne iyi ki hekimler de hastalar da kortizol ihtiva eden ilaçların bu riskini artık çok iyi biliyor. Şimdi en yaygın tehlike depresyon ilaçlarının sorumsuz ve dikkatsiz kullanımı ile ilişkili gibi görünüyor. Bu ilaçlara bir psikiyatri uzmanı, bu konuda deneyimli bir iç hastalıkları hekiminin önermesi olmadan başlamamak gerekiyor. Depresyon giderici ilaçlar, bırakın hekim önerisini bazı hastalar tarafından komşuların önerisi ile bile kullanılır hale geldi. Anti-depresan ilaçların çoğunun kilo aldırdığı doğru ama tedavisi gereken bir depresyon problemi varsa bu ilaçların kullanılması da tıbbi bir zorunluluktur. Dikkat edilmesi gereken nokta bu ilaçlara başlarken bir uzman desteği almak, onları rastgele kullanmamaktır. Eğer "majör depresyon" tedavisi gören biriyseniz kilo alma bahanesiyle ilaçlarınızı asla kesmemeniz gerektiğini de bilmelisiniz. Kilo almayı kolaylaştıran ilaçlar listesine anti- histaminikleri, bazı beta reseptör engelleyici ilaçları da ALTIN ÖNERİKilonuzu korumak ve yağlarınızdan kurtulmak için7 Kahve veya diyet meşrubatlar yerine yeşil çay için. 7 Alkol alımına dikkat Süt ürünlerinin yarım yağlı veya yağsız olanlarını yiyin / Her sabah sıkı bir kahvaltıyı ihmál Üç ana üç ara öğün ilkesini uygulamaya gayret Akşam yemeğini hafifletin, daha erken Yaz davetlerini hafifletecek çözümler Yemeklerden hemen sonra dişlerinizi Sık ve bol su Tatlandırıcı kullanılmış ürünlerden için notlarKış boyunca diyet yaptım. Zor kilo veriyorum yazın diyet yapmak daha mı zor olur? Yaz akşamları dışarıda neler yiyebilirim? Yaz mevsimine göre neler önerirsiniz?Aslında bu durum kişiden kişiye değişiyor. Bazı bireyler yaz mevsiminde daha hareketli oldukları için ve akşam öğünlerine düşkün olmadıkları için kolay kilo kaybedebilirken, bazı bireylerde de hareket artıyor bile olsa, bununla beraber gün içi besin tüketimi, akşam yemeklerinin uzaması, alkol, meyve porsiyonlarının büyüklüğü, tatil gibi etmenlerle kilo vermenin tam tersine kilo alma problemi bile oluşabiliyor. Kış boyunca yediklerinize dikkat ettiniz. Çok su içemediniz belki ama bitki aylarıyla soğuk kış gecelerinde ısındınız. Tatlı isteği genelde kışın artar ama yine de kendinizi frenlediniz. Şimdi güzel bir yaz sizi bekliyor. Tabii güzelleştirmek sizin elinizde...4 Yaz mevsimi için hemen bir havuza kaydolun. Haftada 2-3 gün yüzmeye Akşam yemeklerinin saatini belirleyin ve çok geç saatlere bırakmamaya özen Akşam yemekten sonra meyve ve az yağlı ılık bir süt Hafta içi diyetinizin dışına çıkmayın ki, hafta sonu misafirler geldiğinde veya güzel bir aktivitenin tam ortasında arkadaşlarınıza eşlik etmekten mahrum kalmayın!4 Tatlı, dondurma, alkol, çerez gibi yaz akşamlarında sık sık karşılaştığınız yiyecek ve içecekleri hafta sonuna erteleyin!4 Kaloriyi artırdığınız günlerde mutlaka spor Uyku düzeninize dikkat Daha fazla salata tüketin!4 Daha çok su için!4 Daha çok yürüyüş yapın!4 Tatil için otel tercih ediyorsanız, açık büfe olmamasına özen gösterin ve spor merkezi olup olmadığını mutlaka sorun!Karpuz peynir ikilisiGeçen sene yazın kiraz veya karpuzla peynir tüketerek diyet yapıyordum, ancak 3-4 kilo verebiliyordum. Bunun yanı sıra yazın çok et ve et ürünleri tüketemediğim için belki de bu diyeti seviyorum. Bir mahsuru var mıdır? Yaz döneminin bu müthiş ikilisi kış aylarında diyet yapmaktan sıkılan veya kilo vermekte gecikip de bir an önce fazlalıklarından kurtulmak isteyenlerin gözdesidir. Ancak bu ikili bilinçsiz bir biçimde tüketildiğinde günlük kalori alımınızı artırarak kilo vermek bir yana kilo almanıza bile neden olabilir. Karpuzun yüzde 90’ı sudur ancak yapısındaki şeker farklılığı kişinin porsiyon kontrolünü zorlaştırır ve meyveden gelecek kalori alımını artırır. 100 gr elma ile 200 gr karpuz aynı kaloriye 50 kalori sahiptir. Ancak bir elma yedikten sonra oluşan doygunluk hissi ile 1 dilim karpuz yedikten sonraki tatmin olmama duygusunu şöyle bir düşünün. Yüksek glisemik indeksi nedeni ile kendini yedikçe yedirtebilen bu meyveyi porsiyon ölçülerinden fazla tüketmeyin. Diyetinizin baş rolünü bu meyveye kaptırmayın. Bunun yanı sıra yaz yaklaşırken beslenmenizde protein alımı azalabilir, bunu azaltmamak için bu ayların bir başka gözdesi salatalarınızın içine ton balığı, hindi füme, somon ve bonfile koyabilir, kimi zamanda sebzelerinizin üzerine 1 adet yumurta kırarak protein alımınızı destekleyebilirsiniz.
Halk arasında “armut” tipi vücut olarak bilinen; kalça, uyluk ve bacaklarda aşırı yağ birikmesine bağlı anormal, simetrik şişlik olarak görülen Lipödem yani “Ağrılı yağlanma sendromu”, adından da anlaşılacağı gibi kişilerin yaşam kalitesine olumsuz etkileyen ve ileri evrede kişilerin yürümesini engelleyecek boyutlara ulaşabilen son derece tehlikeli bir durum. “Ağrılı yağlanma sedromu” lipödemin, kadınların yaklaşık %15’inde görüldüğünü belirten Doç. Dr. Yener Demirtaş “Hastalık ilk evrede hafif formlarda başladığından genelde önemsenmez fakat tedavisine mümkün olan en erken dönemde başlanması çok önemlidir.” dedi. Bel altı simetrik yağlanma ve şişlikte diyet ve spor tek başına çözüm değil! Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Yener Demirtaş, toplumda kilo ve estetik görünüm açısından bir problem olarak bilinen Lipödem’in genetik bir hastalık olduğunu ve daima kadınlarda görüldüğünü belirtiyor; “Lipödem’de şişlik ayak bileğine kadar inebilir ve uylukların dış tarafında aşırı yağlanmaya bağlı çıkıntılar bulunur. Lipödem’in derecesi hastadan hastaya farklılık göstermekle birlikte kimi zaman hafif seyrederken kimi zaman ise bazı hastalarda yürümeyi dahi engelleyebilir. Kadınların yaklaşık %15’ini etkileyen bu durumun, bir ailenin birden fazla kadın ferdinde görülme riski oldukça yüksektir ve bu hastalığa hormon bozuklukları ile bazı kronik hastalıklar da sebep olabilir” diyor. Kisir döngü kontrolsüz biriken yağlar, dolaşımın yavaşlamasına ve daha fazla yağ birikmesine neden oluyor… Lipödem’in erken evrelerinde vücudun üst tarafının çok ince olabildiğini belirten Doç. Dr. Yener Demirtaş, üst kısmın ince olmasına rağmen yağların bel ile ayak bileği arasındaki bölgede kontrolsüzce biriktiğini vurguluyor. Doç. Dr. Demirtaş; “kilo aldıkça kalça, uyluk ve bacak daha çok şişer. Ancak kilo vermeyle bu bölgelerdeki yağlanma azalmaz ve kilo kaybı vücudun üst kısmından olur. Bacağın alt kısmında biriken yağ dokusu ayak bileğinden ayağa sarkan halka şeklinde bir şişliğe sebep olabilir. Bacaklarda öğleden sonraları artan şişlik gece uykuda azalalabilir. Özellikle bacaklarda belirgin bir ağrı ve kolay morarma söz konusudur” diyor. Aşırı kilo almanızın nedenlerini gerçekten biliyor musunuz? “Erken evrelerde, yağ birikintilerinin sebep olduğu küçük nodüller oluşur. İleri evrelerde, bu yağ birikintileri büyüyerek lobüllere, yani deriden yanlara sarkan büyük yağlı dokulara dönüşür. Lipödem’de biriken yağlar, dolaşımı daha da yavaşlatarak daha fazla yağ birikmesine sebep olan bir kısır döngüye yol açarlar. Yanı sıra, Lipödem hastalarında adet dönemlerinde memelerde ağrı da sık görülen bir durumdur.” “Ergenlik döneminde ortaya çıkar, orta yaşlarda ise kendini gösterir” “Lipödem genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar ve kadın zayıf ve aktif olduğu sürece fazla ilerleme göstermez. Fakat orta yaşlarda, özellikle de hasta kilo almaya başladıktan sonra durum kötüleşir; hasta spor hatta yürüyüş yapamaz, normal kıyafetlerini giyemez, sürekli kendini yorgun hisseder, merdiven çıkamayacak hale gelebilir. Bir ileri evre lipo-lenfödem dediğimiz bir durumdur ve lipödeme lenfödemin eklendiği bir tablodur, tedavisi de daha zordur. Bu yüzden lipödemin tedavisine mümkün olan en kısa zamanda başlanması son derece hayatidir.” Lipödem’de diyet ve sporun tek başına çözüm olmadığını belirten Doç. Dr. Yener Demirtaş; “hastalara genellikle şişman oldukları ve kilo vermeleri gerektiği söylenir fakat Lipödem’in sebep olduğu yağlanmada diyetle belirgin azalma sağlanamaz. Aşırı yemenin sebep olduğu obezite uygun bir diyete cevap verir ancak Lipödem vermez. Hastalar ne kadar diyet yaparlarsa yapsınlar şikâyetlerinde belirgin bir azalma söz konusu değildir. Dolayısı ile kişinin kendini tanıması, gerekli durumda doğru uzmana başvurması son derece önemlidir. Armut, neye iyi gelir? Armudun faydaları ve zararları “Lipödem’de ilaç tedavisi mümkün değil” “Bugün için Lipödem’in ilaçla tedavisi mümkün değildir. Ancak hastalığın hormonal bir bozukluktan kaynaklandığı tespit edilirse, bu bozukluğun ilaçla tedavisi mümkün olabilir. Farklı hastalıklara uygulanan fizik tedavi yöntemleri, bandajlar ve bası giysileri lipödem’de etkili değildir. Kompresyon tedavisi ise daha fazla yağ birikmesini engellemek için etkili bir yöntem olabilir, ancak ne yazık ki hastaların çoğu baskının tetiklediği ağrıyı tolere edemezler. Lipödem’in modern tedavisinde fazla kilolardan kurtulmak için az yağlı, az tuzlu ve az kalorili diyetle birlikte, lenf damarlarının korunduğu, lipödem’e özel uygulanan bir teknikle lenf koruyucu VASER liposuction’ kullanılır.” Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Yener Demirtaş, halk arasında genellikle estetik bir girişim olarak bilinen liposuction’ın, uygun formatta lipödem tedavisinde de kullanıldığını belirtiyor; “bu amaçla uygulanacak liposuction’, estetik amaçlı liposuction’dan farklı olup lipödem konusunda deneyimli merkezlerde ve deneyimli plastik cerrahlar tarafından uygulanmalıdır. Çünkü Lipödem tedavisi için yapılacak girişimde, büyük miktarlarda yağ alımı gereklidir ve hastaların olası komplikasyonlardan korunması için bir takım ekstra hazırlıklar gerektirir. Tedavide özel liposuction’ kanüllerinin kullanılması söz konusudur. Ayrıca lenf koruyucu VASER ile yapilmadığında liposuction’, lenf damarlarına zarar verebilir ve Lipödem’in, daha tehlikeli bir hal almasına neden olabilir.” Lenf koruyucu VASER Liposuction’ın en önemli farklarından biri ise ameliyat sonrası kanama ve morluk gibi şikayetleri azaltmak için estetik liposuctionda kullanılan sıradan koseler yerine, kişiye özel korseler’ kullanılmasıdır. Bu amaçla girişim öncesi belden bileğe kadar hastanın detaylı ölçüsü alınır, hangi bölgenin kaç cm inceltileceği hesaplanır ve hastaya üzerinde kendi isminin yazdığı bir korse üretilir.
Deprecated Required parameter $post follows optional parameter $content in /home/dh_gw8sjp/ on line 834 Warning Private methods cannot be final as they are never overridden by other classes in /home/dh_gw8sjp/ on line 69 Deprecated Required parameter $tt_id follows optional parameter $object_id in /home/dh_gw8sjp/ on line 1061 Deprecated Required parameter $taxonomy follows optional parameter $object_id in /home/dh_gw8sjp/ on line 1061 Deprecated Required parameter $block_attributes follows optional parameter $block_name in /home/dh_gw8sjp/ on line 191 Deprecated Required parameter $block_content follows optional parameter $block_name in /home/dh_gw8sjp/ on line 191 Deprecated Required parameter $wrapper follows optional parameter $type in /home/dh_gw8sjp/ on line 145 Sayfa bulunamadı Paleo Cafe – Taş Devri Diyeti ile Hizmetinizde!
Haberler > İncecik Oldum! Diyetisyensiz, Hapsız - Çaysız, Spor Salonsuz... Hem Sigarayı Bırakıp, Hem de Kilo Verişimin Hikayesi! - 1019 - 1314 Şimdiye kadar hep '6 ayda 70 kilo verdi' gibi çok büyük değişimlere dair hikayeler paylaşıldı. Elbette ki en çok takdiri hakedenler onlar. Zor olanı başarıyorlar ve ilham veriyorlar. Oysa ortamala kiloda olup 5-10 kilo vermek de yine azim ve kararlılık istiyor; ayrıca nüfusun büyük çoğunluğu da bu 'ortalama' dediğimiz kategoriye ben de bu 'ortalama' insanlardan biriydim ve geçtiğimiz yıldan bu yana aslında küçük ama kendimce büyük, sadece görüntümde değil, enerjimde hissedebildiğim bir değişim yaşadım. Eş dost sürekli nasıl başardığımı soruyordu, madem Onedio editörüyüm, yazayım da herkese yardımcı olsun kilo verme, sigarayı bırakma ve sağlıklı, daha aktif bir yaşam tarzına kavuşma hikayem. Sizi feci motive edeceğim! Hiçbir zaman çok kilolu biri olmadım hayatım boyunca, kilom her zaman ortalamaydı. Ama 30 yaşıma gelince işler değişmişti. Konuya girmeden önce temek bilgileri vermeliyimBoyum 174 santimetre ve bu fotoğraflarda kilom 65 civarıydı. Hayatım boyunca hiçbir hastalığım olmadı, sağlığım fazlasıyla yerinde. Asla diyet vesaire de yapmazdım. Bu noktada altını çize çize belirtmeliyim ki Hayır, bu fotoğraflarda kilolu, şişman vesaire olduğumu düşünmüyorum. Bence bu boyda bir insan için gayet sağlıklı bir kilo. Beden olumlama hareketinden yanayım, hiçbir sıkıntı zaman neden kilo vermeye / hayat tarzımı değiştirmeye karar verdim? Çünkü, ince uzun yapılı biriydim ve kollarım, bacaklarım sürekli ince kalsa da; basenlerim, kıçım ve göbeğim büyüyordu -bunda da sıkıntı yok fakat kendimi hantal hissediyordum. Evet, o aktif, her an harekete hazır genç bedenim kendini 'orta yaş' haline bırakmaya başlıyordu sanki. Bir de jöle gibi olmaya başlamıştım. Bir adım atıyordum, kıçım, basenlerim resmen beş dakika titriyordu hahahaha! Kısacası 'Sıfır beden olayım, manken gibi olayım' motivasyonuyla değil; gençliğimdeki gibi aktif, sıkı, güçlü kalayım diye artık kendime bir çeki düzen vermem gerektiğine karar verdim. Şimdilerde ise böyleyim! Kilom 55. Kollarım daha sıkı, bacaklarım daha güçlü... En önemlisi de daha esnek ve daha hafif hissediyorum kendimi. Bu 9-10 kilo verip incelmek gibi gözüken ama aslında bedenime ve ruhuma çok iyi gelen serüveni anlatayım sizlere... Öncelikle sigarayla başlayalım... Çünkü ben 17 yaşımdan beri, resmen bir baca gibi tüttürüyorum! Yaa çok serseriyim, çok asiyim ya! Liseyi bitirdiğim gibi başladım sigaraya. Cöfür cöfür de içtim! Her gün istisnasız bir paket bitiriyordum. Çok da seviyordum bir de. Ardı arkasına yakardım böyle...Lakin 17'den gün alıp 30 yaşına gelince insan aynada kendisine daha uzun bakmaya başlıyor. Evimin perdelerine iğrenç is katmanları bırakan o lanet sigara dumanı, ciğerime ve cildime de mislini bırakıyor; bunun farkındayım. Suratım, ciddi ciddi yaşlanmaya başlamış... Artık merdiven çıkarken bile tıkanıyorum. Evet, serseri stayla bir insan olarak 'sigara içmeyenler de ölmeyecek mi zaaa xd' tavrını takındığım zamanlar oldu fakat içten içe şunu biliyordumMesele erken ölmek değildi; mesele göz göre hasta olmak ve acı sevdiklerim var... Sigaraya başladığım dönemlerde hiç yaşlanmayacaklarını sandığım annem ve babam... Eğer böyle tüttürmeye devam edersem, onlara bakmam, destek olmam gereken dönemde; onların bana bakması ve belki de dünyanın en büyük acısı olan evlat kaybını sırf benim basit aciz bir bağımlılığım yüzünden düşüncelerle iyice motive ettim kendimi. Bırakacaktım. Bırakacaktım. Çok aşırı kararlıydım. Bırakacağım. Bıraktım. Bırakamadım! Delireceğim! 'Basit, aciz bir alışkanlık!!!' diye küçümsüyoruz ama elbette ki hiç ama hiç kolay değil bu zıkkımı bırakmak. Deniyorum deniyorum ama nasıl irademe yenik düşüyorum, son tek başıma bırakamayacağımı anlayıp, İnternet üzerinden 'sigara bıraktırma' ilaçlarına baktım. Onların da 'depresyon' gibi yan etkilerini görünce iyice delirdim, bu kadar zayıf mıyım diye! Sinir harpleri, kendine öfke, parçalanıp çöpe atılan ama sonra tekele koşulup yenisi alınan paketlerden sonra... O eşiği aştıktan sonra en büyük desteğiniz teknoloji! Sigara bırakma uygulamaları gerçekten insanı çok motive ediyor. Bu sinir harpleri ve başarısız girişimler, öfke... Hepsi ama hepsi de bırakma sürecinin bir parçası. Asla vazgeçmemek lazım. Çünkü kendi kendine sürekli tekrar edip, ısrarla mücadeleyi evet, sadece bırakma mücadelesini bile sürdürünce bence zihin bir yerden sonra 'amaaan iyi be! Al, istemiyorum sigara falan!!!' diye resmen posta koyuyor. Bana en azından böyle oldu. Herkesin yöntemi farklı olabilir tabi ama kilit nokta, başarısız girişimlerden sonra hemen vazgeçmemek ve kesinlikle ama kesinlikle bırakmak istediğine karar verme!Ardından da bu uygulamalar sayesinde 'kan basıncım ne kadar düzelmiş, ne kadar sigara içmememişim' gibi bilgileri sorgulamak zaten sizi iyice mutlu edecek. Sigarayı bıraktınız ve bu zor bir şeydi... Peki ardından sigaradan kurtulan ağzınızın içinde tat alma duyusunun coşarak iştahınızı açması?! Ya offfff... Çikolatanın, makarnanın, pizzanın, hatta meyvelerin, en basit patates kızartmasının bile tadının resmen üçe, beşe katlandığını düşünün! Öyle bir iştah açılması!E tabi artık dilinizin üzerinde iğrenç sigara katmanı yok, temizsiniz ve taze tatları olduğu gibi alabiliyorsunuz. Ben de kendime yaklaşık bir hafta süre verdim işte. Madem sigarayı bırakmıştım, hayyyyyvan gibi yiyerek bunu içim de şişti tabi. Bir hafta sonra asıl odaklanmam gereken meseleye döndümZincirlerimden kurtulduğuma ve kendime zarar vermeyi kestiğime göre, sıra bu bedeni güçlendirmekteydi! Bu bir tavsiye değildir... Çikolataları, pastaları keseceksiniz annem. Başka yolu yok! Kalori hesabı yapmaya başlayınca dehşete düştüm. Her gün löp löp yediğim abur cubur çikolataların o kadar yüksek kalorili olduğunu bilsem daha dikkatli olurdum! Nitekim öyle de yaptım. Artık her alışverişe çıktığımda market arabasına doldurduğum çikolataları, gofretleri hayatımdan çıkarmıştım. Kararlıydım. Hatta ofise getirilen baklavalardan, tatlılardan bile yemiyordum. Sadece yarım dilim belki... Tadımlık. O kadar!Arkadaşlar bunları böyle kolay anlatıyorum ama sakın irade timsali biri olduğumu sanmayın. Ben tatlılara taparım, bayılırım, çok severim. Daha da önemlisi bu dünyada zevk alabildiğim nadir şeylerden biri olan tatlı yemeyi kesmeyi -kilo vermek gibi yüzeysel bir sebepten dolayı asla düşünmezdim. Ama gelin görün ki bu tatlıların size gerçekten bir faydası olmadığı gibi, zararı var! Böyle giderse şöyle uzun bir doğa yürüyüşüne çıkamayan, acil bir durumda hızlıca koşamayan, rahat rahat eğilip kalkamayan biri haline gelecektim ve bunlar bir bakımdan aldığım anlık zevklerden daha önemli ve hayatiydi. Zaten kısa süre içinde 'hayattan zevk alma' listeme, uzunca koşmak ve ciğer dolusu aldığım bahar havası da eklenecekti. Tatlı abarttığımız kadar da şey değil hani... O da bağımlılık biraz! Hazırdım! Yığınla alışveriş yapmadım, temelde iki ürüne ihtiyacım vardı sadece Adım ölçer / sağlık ve pratik bir arada incecik belimin üzerine yemin ederim ki bu içerikte herhangi bir reklam, kazanç yoktur!Kendime en ucuzundan bir adım ölçer aldım çünkü açıkçası hareketli bir hayat mı yaşıyorum, günde ne kadar yürüyorum, hızlı mı yürüyorum vesaire... Bunların cevaplarını gerçekten ayırt edemiyordum artık. Hayatıma bir 'plan' gerekiyordu ve bunun da en iyi yöntemi, önce içinde bulunduğum durumu kayıt altına alarak görmek ve değişimlere ölçer ile ilk hafta, normalde sağlıklı bir insanın en az 8000 adım atması gerekirken, benim günde sadece 2000 adım civarında kaldığımı de şu açıdan önemliydi Yeme alışkanlıklarımı değiştirmem gerektiğini biliyordum. Adeta bir demirbaştı. Adım ölçer'in yüzüme çarptığı acımasız gerçeklerden sonra günlük rutinimde bir değişiklik yapmam gerektiğini anlamıştım. Temelden başladım! Bir insan günde en az 8000 adım atmalı. Ben 2000 adım atıyorum. Bu durumda yürümeliyim! Mantıklı değil mi? Ofisim ve evim arası yürüyerek 1 saat sürebilecek bir mesafedeydi. Çılgınlık gibi görünüyor ama yine de gözümü kararttım ve denedim. İş çıkışı tıpış tıpış yürüdüm. İlk yürüyüşten sonra anlamıştımSüslü ayakkabılarıma ve şekil çantama veda etmem gerekecekti. Gittim kendime tank gibi, insanı zıp zıp zıplatan ve yürüyüşü eğlenceli hale getiren bir koşu ayakkabısı satın aldım. Bundan sonra da eşyalarımı sağlam sırt çantama doldurup, omzumun iki yanına asarak taşıyacaktım. Evet, eskisi gibi iyi görünmeyecektim belki ama sağlıklı artık 'yürüyen' bir insansanız, rahat kıyafetin değerini kısa sürede anlarsınız. Modacıların 'rahat, casual' diye sattığı kot ceketler vesaire sizi kesmeyecek... "Ay ben terlerim, makyajım bozulur..." gibi mazeretlere yer yok! Bu bir kararlılık işi! Ben de makyaj seven biriyim ama bu yola girmiştim bir kere. Gerekirse çantanıza ekstra bir tişört atın ama yine de yürüyün. Ben evden makyajsız çıkıp, makyajımı ofiste yapmaya başlamıştım mesela. Artık "aktif" bir hayat tarzına sahipseniz, koşu ayakkabılarınız ayağınızda, rahat tişört ve pantolonlarınız, saç tokalarınız, sırt çantanız olacak üstünüzde! Ofis ve ev arası yürüyüşlerim, inanın 1 hafta içerisinde 1 saatten yarım saate düştü. Artık daha ritmik yürüyordum. Alışmıştım, nefes nefese aktif olacağım diye kendimi şartladığım için de, herhangi bir merdivenden çıkacaksam ritimli ve hızlı davranıyordum mesela. Adım ölçerimdeki sayıyı arttırmak için boş boş hoplayıp zıplamak da buna dahil. 😂 Kilo verip vermeme kaygısı değildi artık bu; eğlenceli bi oyun haline gelmişti. İşten çıkıp eve gelince önce yemeğimi yer; ardından bir paket sigara ve çikolatayla film izlerdim... Artık koşuyorum! Spor salonuna falan gitmedim çünkü yabaniyim biraz... Zaten pahalıydı da! Mahallemizin parkına gittim bir akşam. Tenha bir anını kolladım çünkü insanlar sanki beni görecek ve 'zaaaa şuna bakın nasıl da kıçını hoplatarak koşmaya çalışıyor!!!! Hemen de tıkandı!!!' diye benimle alay edeceklermiş gibi geliyordu. 😂Hemen de tıkanıyordum gerçekten. Fıtı fıtı koşmaya çalışırken 1-2 dakika içerisinde öksürmeye başlıyor ve lanet sigaranın bedenimde bıraktığı o iğrenç kalıntıları ağzımdan tiksinerek çıkarıyordum. Hiç kolay olmadı. Gecelerce tek başıma o parka 'yenilmiycem!!!! Ölmiycem!!!! Güçlü olucam, sağlıklı olucam!!! Herkes gücümü görücek!!!!' diye hırstan ağlayarak koşmaya çalıştım. Bazen düştüm, düştüğüm yerde yattım, yuvarlandım, bazen de parkın köpekleri kovaladı. Ama bir şekilde başardım. Artık koşan biriydim. Bu noktada koşu uygulamaları insanı feci gaza getiriyor haberiniz olsun. Ne kadar geliştiğinizi, ne kadar koştuğunuzu takip etmek muazzam bir his. İşte diyorsunuz 'meyvelerini alıyorum! Peki bu kadarla bitti mi? Hayır... Yeme içme kısmı en önemlisi. Bizim ofiste çok seçeneğimiz yoktu ve sürekli dışarıdan söylüyorduk. Hiç öyle 'ızgara isteyeyim, ne de olsa protein!!!' diye triplere girmeyin. O yağlı yağlı etler ile kilo verilmeyeceğini siz de çok iyi şahsen bittim pazardan bir yığın sebze almakla başladım. Her türlü otu sirkeyle yıkayıp yıkayıp, saklama kaplarında bozdolabına kaldırdım. Her sabah ofise gitmeden önce de kendime dev salatalar yapma alışkanlığı elbette Onedio gibi aşırı esnek saatleri olan bir şirkette çalışıyor olmamın payı büyük. Ama isteseniz siz de geceden yapıp hazırlayabilirsiniz bence. Yaptığım en büyük hata diyet ürünlere fazlaca tamah etmek oldu! Sunta gibi tadı olan bisküvileri falan alıyordum, nedense!Kısa sürede İnternet araştırmalarında çoğunun kalitesiz buğdaydan yapıldığını ve aslında hiçbir desteği olmadığını hazırlarken aklımdan tüm 'söylenti' bilgileri silmiştim. Tıpkı ilkokulda öğrendiğimiz gibi yapıyordum Biraz karbonhidrat, protein, yağ... Mesela salatamı yapıyorum; yanına haşlanmış yumurta koyuyorum ve son olarak da üstünde zeytinyağı gezdiriyorum. Bunları bol bol ve büyük porsiyonlarda yapıyordum çünkü ilk başlarda gerçekten kesmiyordu. Salatamın bir kısmını öğlen, bir kısmını öğleden sonra yiyor, akşamı da bir kase yoğurtla geçiştiriyordum. İlk zamanlar zor oldu ama zamanla midem alıştı. En büyük faydayı ise kesinlikle bağırsaklarım gördü! Lifli gıdalara nasıl da muhtaçmış meğer vücudum! Küçük detayların etkisi büyük! Çok su içen bir insandım zaten. Artık her sabah aç karnına içtiğim koca bir bardak suyuma, azıcık sirke dökme alışkanlığı edinmiştim. Yağ yakmaya yardımcı oluyormuş. Ayrıca negatif enerjiyi temizliyormuş diyorlardı. Bunu da alışkanlık haline getirdim. Bazıları limon sıkmayı da tercih ediyor ama sirke bana daha pratik ve kolay gelmişti açıkçası. Kahvaltıyı ise kesmedim; aksine kuvvetlendirdim! Poğaça vesaire yiyerek daha sabahtan mideme sindirmesi zor ve faydasız gıdalar atmıyordum artık. Ne mi yapıyordum? Mikserime bir muz, biraz badem sütü, biraz yulaf atıp şöyle bir çeviriyordum. Al sana şampiyon kahvaltısı!Aynı zamanda maydonoz ve limon karışımını da akşamları bol bol tüketiyordum. Tüm bu alışkanlıkları oturtmak toplam 1 ayımı aldı. Sırada da şiddetlendirerek arttırmak vardı. Artık günüm şöyleydiİyi kahvaltı, ofise ritmik yürüyüşÖğle yemeğinden akşama kadar bölerek yavaş yavaş yediğim her şeyli salatam! Merdivenlerden hoplaya zıplaya iniş çıkış, hatta ofisin koridorlarında dahi esneme hareketleri Eve dönüş, parkta koşu, yoğurt gibi protein ağırlıklı ama hafif bir gıda ile geceye giriş...Ama yetmezdi bu kadarı elbette... İnceden başka work out'lara başlamam gerektiğini biliyordum kalçalarımı, bacaklarımı sıkılaştırmak için. Ona da evde başladım. Tracy Anderson'ı hepinize tavsiye ederim. Evde tv izlerken dahi squat yapıyor, dizilere bakarken matın üzerinden bacaklarımı çalıştırıyordum. Bol kaldıkça mekik çekiyordum! 😂 Zorlu bir süreç değil, eğlenceli bir süreç oldu ve üç ayın sonunda artık sağlıklı, mutlu ve fişşşşşek gibi biriydim! Sigara yok, evde depresif depresif oturmak yok, herhangi bir bedensel aktivitede hemen tıkanmak yok. Siz de benim gibi 'ortalama' bir insansanız; böyle çok büyük işlere girmeden de bunu ne olsun?!Hepinize tavsiye ediyorum, hayatın tadı gerçekten sadece yiyip içerek değil; sağlıklı ve güçlü olunca daha iyi çıkıyor!
1 Dakikada 10 kkal üzerinde enerji harcamayı sağlamak pek mümkün değil iken; kişinin aynı süre içerisinde 200 – 300 kkal enerji alması söz konusu olabilir. O nedenle şişmanlık tedavisinde sadece alınan enerjiye değil, harcanan enerjiye de odaklanmak önemlidir. Uzman Diyetisyen Turgay Köse, metabolizma hızının kilo alıp verme üzerindeki etkisi hakkında sorularımızı yanıtlıyor…Metabolizma hızı nedir?Tam bir dinlenme durumunda, organların çalışması, vücut ısısının korunması gibi yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesi için gerekli olan zorunlu enerji harcamasına “Metabolizma Hızı” denir. Metabolizma hızının düşük olması, çok fazla yemek yenilmemesine ya da diyet yapılmasına rağmen kilo vermeyi engelleyebilir, hatta kilo bile hızının düşük olması az yenilmesine veya diyet yapılsa da yavaş kilo vermeye sebep olabilmektedir. Metabolizma hızına göre hesaplanmış dengeli bir diyet ve egzersiz programıyla zayıflandığı takdirde metabolizma hızınızın azalması engellenebilir. Ayrıca diyet süresince ağırlık kaybının ne doğrultuda olacağını da tahmin etmek ve hayal kırıklıklarından kurtulmak mümkün hızı neden yavaşlar?İlerleyen yaş, hareketsizlik, hormonal dengesizlikler, hipotiroit gibi bazı rahatsızlıklar, sürekli kilo alıp vermeler, zayıflama uğruna düşük kalorili diyetler uygulamak metabolizma hızının yavaşlamasına neden olur. Tüm çabalara rağmen kişi kilo veremiyorsa, metabolizma hızını ölçtürmesi ve/veya bazı kan tetkiklerini yaptırmasında yarar var. Belki de fazla kiloların altında yatan bir hastalık söz konusudur. Peki, metabolizma hızı nasıl hesaplanır?Bazal metabolizma hızıyla ilgili internette veya kitaplarda çeşitli formüller yer almaktadır. Ancak bu hesaplar kişinin yaşı, cinsiyeti, boy uzunluğu ve vücut ağırlığı göz önüne alınarak hazırlanmaktadır. Öte yandan vücut bileşiminin yani kas kitlesinin metabolizma hızı üzerinde çok önemli bir etkisi vardır. Bu nedenle aynı yaş, cinsiyet, boy uzunluğu ve vücut ağırlığına sahip 2 kişinin fiziksel aktivite dereceleri birbirinden farklılık göstereceği için metabolizma hızları aynı olamaz. Halbuki standart formüller bu farkı göz ardı ettiği için doğru sonuç veremez. Metabolizma hızı parmak izi gibi düşünülmeli, her birey için farklı olacağı unutulmamalıdır. Neyse ki artık metabolizma hızını Armband Metabolik Holter adı verilen bir cihazla hesaplamak mümkün. Tansiyon aletine benzeyen bu cihaz 3 gün boyunca kolun üst kısmına takılıyor. Uyku ve dinlenme zamanları da dahil tüm aktivitelerinizi 72 saat süre ile dakika dakika raporluyor. Daha sonra bu veriler bir bilgisayara aktarılıp uygun bir beslenme ve spor programı hızını artırmak için neler yapılabilir?Beslenmede yağ miktarı sınırlandırılmalı. Vücutta yağ yüzdesinin azalması metabolizma hızının artmasına sebep olacaktır. Yağ vücutta kaslara oranla daha az enerji harcadığı için bazal metabolik hız azalır ve vücut ağırlığını korumak için daha az enerjiye gereksinim duyulur. Vücutta kas oranının artırılması da metabolizma hızının artmasına sebep olur. Yeterli protein tüketimi ve haftada 3 – 4 kere 30 – 40’ar dakika yapılacak düzenli egzersiz vücutta kas kitlesinin artmasını sağlar. Az ve sık beslenme metabolizma hızının artmasına yardımcı olacağı için 5 – 6 öğünden oluşan beslenme şeklini benimsemek gerekir. Uzun süren açlık durumlarında metabolizma hızı düşer. Bu nedenle diyet yaparken light süt / yoğurt / ayran, kepekli bisküvi, küçük sandviç, kuru veya taze meyve gibi besinler ara öğün olarak seçilebilir. Günlük 2 – 2,5 litre sıvı tüketimi de vücutta metabolik işlemlerde de kullanılacağından önemlidir.
kilo veriyorum ama bacaklarım incelmiyor