küba da tedavi olmak için gerekenler
64tıp fakültesinden 44'ünde kadavra yok. Tıp eğitiminin en önemli materyali olan kadavranın ülkemizdeki 64 tıp
Dr Şenol Şensoy, 1967 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk ve orta okulu Sinop-Gerze’de bitirdikten sonra, lise eğitimini İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamlamıştır. 1991 yılında Karadeniz Üniversitesi Tıp Fakültesini başarıyla bitirerek tıp doktoru unvanını almıştır. Görevine ilk olarak Siverek Devlet
İşteSağlıklı bir gülümseye sahip olmak için uzak durulması gereken 10 zararlı yiyecek ve içecek! Diş Hekimi Oğuz Kara,sağlıklı bir gülümseye sahip olmak için uzak durulması gereken 10 zararlı yiyeceği ve içeceği açıkladı. 1. Sigara:Diş ve diş etlerine zarar verir,ağız kokusuna neden olur. 2.
Yurtdışındatedavi olmak için sağlık sigortası Türkiye’de bulunan sigorta acenteleri aracılığıyla yapılabildiği gibi tedavi olunacak ülkedeki sigorta acenteleri tarafından da yapılabilir. Vizem.net sigorta hizmetleri, seyahat sağlık sigortasında 2022 yılı için en uygun fiyatları sunmaktadır. Güncel fiyat bilgisi
karanlık zamanlarda yaşamak. bir sait yılmaz başlığı. "evlerinizde oturmuş, hastalığa yakalanmamaya çalışıyorsunuz. hayatınız çok değişti. bazı şeyler, alışkanlıklar unutulmaya yüz tuttu. yaza kadar bir çare bulunur diye umut ediyorsunuz. henüz koronavirüse karşı bir çözüm bulunamadı. aşılar deneme
Comment Faire Une Nouvelle Rencontre Amoureuse. Küba aşısı hikayesini öğrenmek aşı ve sağladığı faydalar açısından bütünsel bir yaklaşım olacaktır. Bu noktadan yola çıkarak bu yazıda öncelikle Küba ülkesinin aşıya erişme süreci devrim dönemine kadar eğitim, sağlık ve bilim alanlarına gerekli maddi destek sağlanmamaktaydı. Doğal kaynaklar olarak da yetersiz olan ülkenin ekonomik olarak güçlü bir kaynağa ihtiyacının olması ülkeyi farklı noktalara taşıdığı bu vizyonla beraber spor dallarının bazılarında ve mesleklerde rastlanılan zengin bireylerin kaynağının yapıtaşı bu ilhamdan kaynaklanmaktadır. Takvim yaprakları 1960’lı seneleri gösterdiğinde eğitim alanında yeni üniversiteler kurmak ve araştırmalar için birimler oluşturmak gibi çalışmalar yapılmaktaydı. Mezun olan öğrenciler Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelere gönderilip sonrasında ise Küba’ya geri dönmeleri sağlanmıştır. 1965 senesinde ise Küba Bilimsel Araştırma Merkezi hizmete başlamıştır. Sonrasında ise Biyolojik Cephe ve İlaç sanayisi hızlı bir biçimde gelişme göstermiştir. Bunun sonucunda Küba Biofarma Şirketler grubu 2011 yılında faaliyete bu şirkete bağlı olarak birçok firma ve 20 bini aşkın çalışan yer alıyor. 2010 senesine kadar bu alanda faaliyet gösteren şirketler hükümet üzerinden iş yapmak durumundayken Biofarma ile beraber internasyonel ilişkiler başlamış ve böylece daha efektif çalışmalar ortaya enstitüler1960’lı yıllardan beri eğitim alan bilim insanları aşı üretiminde çalışması için motive edildi. İlk olarak menenjit aşısı küresel piyasada etkili olarak kullanılıyor. Bununla beraber Latin Amerika’da yer alan ülkelerin de aşı talebi artınca kapasite üzerinde değişiklikler yapılıyor. İlk senede yaklaşık olarak 50 milyondan fazla aşı üretiliyor ve satışı gerçekleştiriliyor. Bunun sonucu olarak Latin Amerika’daki ülkelerde menenjitin salgını önleniyor. Aşıdan kazanılan gelir ise direkt olarak ülkenin biyoteknoloji alanına yatırım olarak gidiyor. Biyoteknolojide yeni ilaçların çalışılması, geliştirilmesi ve ticari sektöre alanda iş ağı genişlerken eğitim üzerinde de duyarlı olunuyor. Bununla beraber Batı Havana Bilimsel Kulübü faaliyete geçiyor. Kurulan bu kulübü yaklaşık 50 enstitü meydana getiriyor. Genelde teorik çalışmaları yer edinen Kübali biyologların tecrübesi ve söylemleri iken, teknolojik imkanlar Fransa ve Amerika gibi ülkelerden destekleniyor. Kısaca mevcut teknoloji ile var olmayan ilaçlar üzerine çalışmalar yapılıyor. Bu gibi çalışmaların neticesinde ise ülkede yeni enstitüler kuruluyor. En önemlisi ise Küba Genetik Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü olarak sayılabilir. Bu kurumda ise difteri, çocuk felci, boğmaca gibi rahatsızlıklar için geliştirilen pentavalan ve diyabetik kısımda yüksek oranda başarı sağlayan iki önemli aşı aşısı ve Akciğer kanseriSene 2012 olduğunda ise akciğer kanseri için geliştirilen ve patenti alınan aşıyla beraber puro,rom ve turizme ek olarak güçlü bir finansman kaynağı listeye dahil oluyor çalışmalar ve geliştirilen aşıların sonucunda Küba’ya karşı yapılan eleştirilere rağmen küresel piyasada yer alan birçok önemli şirket Biyo Küba ile pazarlık sürecine giriyor. Bütün bunlara ek olarak devlet aracılığı olmaksızın direkt olarak şirketlerle işbirliği yapılması gelişen bir biyoteknoloji formu aşısı günümüzde akciğer kanserine karşı üretilen olarak çağrışım yapmaktadır. Hasta bireylerde aşının etkili olması için sisplatin içerikli bir kemoterapi tedavisi ardından hastalığın durması ya da gerilemesi hatta en kötü senaryoda aynı durumda kalması gereklidir. Yaklaşık olarak beş haftalık bir tedavi planlaması sonrası etkinliği ile ilgili bilgi edinilebilir. Sonuç olarak efektif çıkarsa tedavi süreci devam eder. Karşıt bir durumda ise uygulama son erdirilir. Aşılar soğuk bir mecrada taşınmalıdır. Taşıma kuralları ihlal edilmediği takdirde ülkemizde de aşısı çalışmalarıAşının aktivitesinde beklenen bireylerin savunma sistemlerini kuvvetlendirip kanserli hücrelere karşı antikor üretip rahatsızlığı atlatmasını basit hale getirmektir. Uygulanması durumunda bütün bireylerde etkide bulunabileceği düşüncesi bulunmakla beraber tümör hücrelerindeki belirli antijenlere göre antikor üretileceği için bireyin kanser hücresinde o antijenin yer almaması koşulunda aşı beklendiği etkiyi vermeyecektir. İmmünoterapik araştırmalar sonucu elde edilen bilgiye göre yaklaşık olarak yüzde 10-15 oranındaki bireylerde tedavinin etkili olduğu ve efektif cevaplar verdiğidir. Racotumomab etken maddesine sahip bu aşı 2013 senesinde küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri için üretilen bir aşıdır. Küba aşısı ile ilgili klinik araştırmalar halen sürmektedir. Ek çalışmaların yapılması ve bunların neticelenmesi ile aşının en çok hangi hastalarda efektif olduğunu gösteren biyobelirteçlerin bulunması sağlık alanında faydalı olacaktır. Küba aşısı hakkında detaylı bilgi almak için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz. Sonrakini OkuB1 Vitamini nedir?B6 Vitamini Nedir?Beyin sağlığını korumak için 9 altın kural!Kanser Hastalarında Beslenme
Havana’ ya bilet almayı düşünenlere Atamızın “Beni Türk hekimlerine emanet edin” sözünü hatırlatıyorum. *** Kanser gibi amansız hastalıkların tedavisi ile endokrinoloji ve ortopedi alanlarında Küba’daki sağlık hizmetlerinden, Türk hastalarının yararlanabilmesi için Pekkan Grubu’na ait Miramar firmasına yetki verilmesi, Büyükelçi Casals’ın katıldığı basın toplantısıyla duyuruldu. Casals, Ankara’da düzenlenen toplantıda, Küba’nın, kanser gibi amansız hastalıkların tedavisinde alternatifler sunduğunu söyledi. Casals, “Sağlık konusunda büyük araştırmalar yaptık. Bilim ve araştırmadan vazgeçmeyerek, kanser dahil bazı hastalıkların tedavisinde önemli başarılar elde ettik. Bu imkanlarımızı, bizlerin dostu olan Türk insanına da sunmak istiyoruz. Küba’daki tedavilerimiz sihir’ değil.” diye konuştu. Pekkan Grubuna ait Miramar firması yetkililerine verdikleri taahhütleri yerine getirmelerinden dolayı duydukları güveni dile getiren ve teşekkür eden Casals, “Sağlık sektörü de içinde olmak üzere Küba’daki değişik otoritelerle imzalanan anlaşmalara bir yenisini daha ekliyoruz. Özellikle sağlık konusu çok hassas olduğu için bu konuda ilgilenecek firmaları ciddi şekilde yoğunlaşarak seçiyoruz. Küba Sağlık Bakanlığından bu konudaki en üst düzey seviyedeki otoriteyi çok yakında çağıracağız ve tekrar bir toplantı yapacağız. Küba’daki sağlık sektöründen yararlanmak isteyen Türk hastaların da bu firma aracılığı ile imkanlardan yararlanmasını sağlayacağız” ifadelerini kullandı. “TÜRKİYE İLE BİRÇOK KONUDA İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRİZ” Sağlık gibi bir hayati bir konudan “kar” elde etmek amacıyla hareket etmediklerinin altını çizen Casals, uzun yıllar ABD ambargosu altında kalan ülkesiyle başka alanlarda da işbirliği yapılabileceğini belirtti. Casals, “Küba ekonomisi kalkınıyor. Türkiye ile birçok konuda işbirliği yapabiliriz. Örneğin güneş enerjisini kullanma konusunda Türk firmaları ülkeme yatırım yapabilirler. Türk inşaat firmalarının çok güzel işler başardıklarını biliyorum, onlar açısından da Küba’da büyük fırsatlar var.” değerlendirmesinde bulundu. “SAĞLIK SEKTÖRÜNDE DEVRİM YARATACAK” Miramar Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Volkan Pekkan da Küba’nın kanser, şeker ve ortopedi hastalarına alternatif tedavi yöntemleri sunduğunu belirterek, “Tedaviye ihtiyacı olan hastalara, doktor raporu ile başvurmaları halinde Küba’nın sunduğu tüm sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacağız. Küba, sağlık konusunda büyük başarı sağlamış durumunda. Sağlık sektöründe devrim yaratacak bir uygulamayı Türk hastalarına sunuyoruz. Vize işlemlerinden tutun da orada kalacak yere kadar her şey ile biz ilgileniyoruz. Türkiye’ye dönüşte sağlık hizmetlerinin devamında da yardımcı olacağız” diye konuştu. Küba’da yabancı hastaların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmelerinin koşullarını da anlatan Pekkan, “Küba Büyükelçiliği aracılığıyla başvuru kabul ediliyor. Biz de bu konuda dünyada ilk olarak Büyükelçilik ile işbirliği içinde bunu yapacağız” dedi. Kaynak
Başkenti ve en büyük şehri Havana olan Küba, Karayipler’de yer alan bir ada ülkesi. Turistler ve yerel halk tarafından kullanılan iki farklı para birimi bulunsa da peso en iyi bilinen para birimi. Yerel halk da aynı zamanda pesoyu kullanmakta. Türkiye aynı zamanda saat bakımından da Küba’dan 8 saat ilerde. Küba hakkında bilgi Küba Hakkında BilgilerKüba’da YaşamKüba’da iş imkanlarıKüba’da teknolojiKüba eğitim sistemiKüba’da sağlık hizmetleri Genellikle yoksul ve büyük sıkıntılar içerisinde olarak nitelendirilen bu ülkenin %60’ı Katolik %24’ü Ateist ve %5’i de Protestan. Halkım geri kalanı ise bir kabile dini ile Hıristiyanlık karışımı olan Santeria inancına sahip. Karma inanç şekillerini benimseyen bu ülke, pek çok şekilde yoksul kabul edilse de kullanılması gereken doğru yoksulluk değil. İhtiyaçlar karşılansa da lüks ihtiyaçlara ulaşamama durumu Küba’da yaşanmakta. Halk bu durumu pek de zorluk ya da ölmeye yaklaşıp da yoksulluk içinde boğulma olarak görmemekte. Küba’nın yoksul bir ülke olup olmadığı yıllardır tartışılan bir konu. Ülkede yaşayanların yoksul sayılması için temel ihtiyaçların karşılanamaması, sağlık hizmetinin yetersiz olmadı veya hiç olmaması ya da insanların kalacak bir evlerinin olmaması gibi pek çok şartın karşılanmıyor olması gerekmekte. Reklamlar Küba’da yaşam Küba’da Yaşam Küba’da ise insanlar evlere sahip, devlet her ay gıda ihtiyaçlarının %40’ını karşılayan bir karne veriyor, eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsiz, yakacak ihtiyaçları havaların soğuk olmamasından dolayı hiçbir zaman yok, konser ve tiyatro gibi pek çok sanatsal faaliyet bedava ya da oldukça uygun fiyata sağlanıyor. Bu durumda Kübalılar yoksul değil. Ancak pek iyi şartlar altında yaşam sürmüyorlar. Buna maaşlar ve satın alınacak temel ihtiyaçlar üzerinden örnek vermek gerekirse bir doktor aylık 30$ kazanırken 1 ya da 2$’ını 1,5 litrelik suya vermek zorunda kalıyor. Bu da hayat şartlarının ne kadar pahalı olduğunun bir göstergesi. Küba’da iş imkanları Küba’da iş imkanları Herkes ek işler peşinde koşuyor ve eski ya da bakımsız evlerinde bazen sıcak su dahi olmadan yaşamaya çalışıyor. Pek iyi şartlarda yaşamayan Kübalılar yoksul olmasa da zorluk çekiyorlar ve temel ihtiyaçlar harici ihtiyaçlarını karşılamaları pek mümkün olmuyor. CUC ve peso adı verilen iki para birimi bu ülkede kullanılmakta. 1 CUC, 25 pesoya denk gelmekte. Böyle bir ayrımın yapılmasının sebebi ise yerlilerin pek çok ihtiyacını devlet tarafından daha uygun fiyatlara karşılayabilmesini sağlaması. Bu şekilde ülkede farklı ekonomiler dönüyor ve gelen turistler ile yerliler satın alınan şeyleri farklı fiyatlar Örneğin turistler markete gittiğinde 2 CUC’a su satın alırken yerlilerin gittiği büfede su 0,6 CUC. Bu fiyatlardaki dengesizlik, bulunan küçük bakkallarda da görülüyor. Genellikle bu bakkallardan gelen turistlerin alışveriş yapmasına izin verilmiyor çünkü yerel halk alacağı gıda ihtiyacını devletin belirlediği daha uygun fiyatlara alıyor. Bu da ülkede az para kazanmaktan kaynaklanıyor. Özellikle çok kazanması gereken doktor ve öğretmenler dahi olması gerekenin çok altında kazandıkları için pek de bir şeye keyfi olarak harcamaya fırsatları olmuyor. Öğretmen, doktor gibi pek çok meslek sahibinin farklı ve daha ağır işlerde çalıştığını görmek de mümkün Küba’da. Bu da ek gelir olması için insanların ne kadar zorlandığını gösteriyor. Aynı zamanda evlerinin odalarını pansiyon olarak kiralayanlar da bölgede oldukça fazla para kazanmakta. Evlerindeki yalnızca bir odayı bir gecelik kiralamaları, bir aylık maaşlarına neredeyse denk düşmekte. Bu sebeple hemen hemen herkes evlerini pansiyon olarak paylaşmakta. İnsanlar pek çok zorlu işte çalışarak ek gelir sağlamaya çalışmakta. Bunun yanı sıra meslek sahibi olmayanlar da pek çok farklı işte gün içinde çalışarak evlerini geçindirmeye çalışmakta. Lüks herhangi bir tüketim ürününe ulaşmaya çalışmayan Küba halkı, kendilerini geçindirecek kadar kazanmayı uygun görmekte. Ülke yoksul olmasa da lüks olarak görülebilecek pek çok tüketim ürününe erişmek neredeyse imkansız. Bu insanlar aç değiller ya da hasta olduklarında kolaylıkla tedavi görüp ilaç alabiliyorlar ancak herhangi bir lüks giyim ürününe ya da farklı kıyafetlere ulaşmak halk için pek mümkün değil. Herhangi bir yere tatile gidemiyorlar ya da beğenilen bir şey satın almak mümkün değil ancak ücretsiz şekilde ya da oldukça düşük ücretlere tiyatro ve benzeri sanatsal ve kültürel faaliyetlere katılmak mümkün. Burada eğitim ücretsiz ve sağlık hizmetleri de oldukça iyi şekilde işliyor, hasta olunduğunda kolaylıkla az miktarda da olsa ilaca erişmek mümkün ancak ülkeyi gezmek pek mümkün olmuyor. Kısacası Küba’da temel ihtiyaçlar oldukça iyi şekilde sağlanmasına rağmen kültürel etkinlikler harici pek bir şey ile zaman geçirmek mümkün olmuyor. Ayrıca insanların evlerini dahi yenilemesi ya da eşyalarını değiştirmesi neredeyse olanaksız. Bu gibi şartlarda tedavilerine erişerek, eğitim olarak ve karınları doyarak yaşıyorlar. Devrim sonrasında bu hale gelen Küba, devrim öncesinde kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu beşinci ülkeymiş. Daha sonrasında tüm şirket ve mallar kamulaştırılmış ve çeşitli ekonomik reformlara gidilmiş. Ülkedeki insanların mutlu olup olmadıkları da tartışılan bir başka büyük mesele. Buraya gidenlerin çoğu insanların pek mutlu olmadığını söyleseler de aksini iddia eden pek çok kişi de bulunmakta. Sokakta dolaşan ve geceleri eğlenmek için dışarı çıkan neşeli gençleri, her evden yükselen müzik seslerini, parfüm kokan kadın ve erkekleri burada yaşam sevinciyle dolu bir şekilde gözlemlemek mümkün. Bu da hayat şartları zor olsa dahi insanların mutlu bir şekilde yaşadığının göstergesi. Sonuçta bölgede bulunan insanlar aç değiller ya da temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar para kazanıyorlar. Lüks tüketim ürünü kullanmaya alışmamış olan bu insanlar, şehirde yaşayan farklı ülkedeki insanlar için yoksul olarak kabul edilse de aslında öyle değiller. Hiçbir zaman lüks tüketim ürününe alışmadıkları için bunu aramıyorlar da. Oysa ki başka herhangi bir ülkeden götürülüp Küba’da yaşaması için bırakılacak biri burada mutlu olamayacaktır çünkü lüks tüketim ürününe ulaşmak mümkün olmayacaktır. Bu insanlar arasında ciddi bir dayanışma söz konusu. Dayanışmayı ise bir cümle ile ifade ediyorlar La Vida Gorda. Bunun anlamı ise şartlardan dolayı insanların yaşamlarına beraber devam edecek olmaları. Kimse birbirini dışlamıyor ya da birbirine kötülük yapmaya çalışmıyor. Bunun sebebi de zor günlerde dayanışmaları gerektiğinde birbirlerinin arkalarını kollamaları. Örneğin seks işçileri hemen hemen hiçbir yerde kolaylıkla kabul görmeyen bireyler. Küba’da ise yan komşunuz bir seks işçisi ise onu dışlamak mümkün olmuyor ve dayanışmak mümkün oluyor. Aslında doğru olan bu olsa da hiçbir ülkede bu şartlar sağlanmadığı için insanlar birbirlerini dışlayabiliyor ve birbirlerine ihanet edebiliyor. Ülkede çeşitli hizmetlere kolaylıkla uygun olarak ulaşmak pek mümkün değil. Bunlardan biri de internet. İnternet erişimi çok sınırlı ve evlerde bulunmuyor. Ücretleri pek erişilebilir olmayan internet bağlantıları yalnızca saatliği 1,30 ya da 2 Euro gibi fiyatlara halka açık otel ya da park gibi alanlarda bulunabiliyor. Küba’da teknoloji Küba’da teknoloji Halkın buna verecek kadar fazla kazanmadığı düşünülürse internete pek fazla erişim sağlayan da bulunmuyor. Ayrıca internetlere bağlandığında video izleme gibi imkanlar olsa da arama yapmak mümkün olmuyor. Bölgeye gidenlere GSM şirketİ internet veriyor ancak Kübalılara vermiyor. Daha pek çok yerde görülen ayrımlardan yalnızca biri bu internet meselesi. Bir diğer ayrım ise belli yasak işletmelerde bulunuyor. Kübalıların girmesinin yasak olduğu pek çok lüks işletme de burada yer almakta. Zaten lüks olduğu için bu işletmelere bir Kübalının girmesi de pek mümkün değil. Küba eğitim sistemi Küba eğitim sistemi Ülkede okuryazarlık oranı %99,8. Türkiye’de bu oran %95 ve İspanya’da %98,1. Buradan da anlaşılacağı üzere okuryazarlık oranını geliştirmeye çalışan bu ülke eğitim konusunda belli başlı pek çok şeyi başarıyor. Aynı zamanda UNESCO’nun yaptığı performans testlerinde Kübalı öğrenciler Latin Amerika ülkelerinin ortalamalarını da geçiyorlar. Bu da öylesine bir eğitim almadıklarını gösteriyor. Eğitim ve öğretim müfredatlarına aynı zamanda salsa, tiyatro gibi pek çok sanatsal ve sosyal faaliyet de ekleniyor. Bu sayede çocuklar yetişirken pek çok sanatsal faaliyeti öğrenerek aynı zamanda iyi bir eğitim de alıyorlar. Okullarda her 12 öğrenciye 1 öğretmen düşecek şekilde bir planlama yapılıyor. Türkiye’de ise 2019 yılında hala 40 kişilik ilkokul sınıfları mevcut. Bu da öğrencilerin dikkatlerini toplamasında ve eşit şartlarda eğitim almasında kötü bir büyük etken. Küba ise bunu Türkiye’den önce sağlıyor. Öğrencilerin formalarını veren devlet, aynı zamanda da eğitimin de bedava olmasını sağlıyor. Ancak öğrencilerin ders kitaplarını kendilerinin alması gerekiyor. Öğretmenler bu konuda çocuklara destek oluyor ve kitabı olmayan öğrenciler de derslerden yararlanabiliyor. Öğretmenler ülkenin ekonomik durumunu çok iyi bildikleri için kitap alamayan öğrencilerin derslerden geri kalmamasına büyük yardımda bulunuyorlar ve kitap alma gibi bir zorunluluk bulundurmuyorlar. Türkiye’de ise devlet ders kitaplarını vermesine rağmen öğretmenler pek çok ek kitabı zorunlu şekilde istemekte ve durumu olmayan öğrencilere herhangi bir destek sağlanmamaktadır. Ülkede kız çocuklarının ve kırsal kesimde yaşayan çocukların da eğitime aynı şekilde katılması sağlanmış durumda. Kimsenin eğitimden geri kalmaması burada oldukça önemli bir mevzu. Türkiye’de ise özellikle doğu kesimlerinde kız çocuklarının okutulup okutulmayacağı hala bir töre meselesi. 6 yaşından 16 yaşına kadar herkesin Küba’da eğitim alması zorunlu. Küba’da sağlık Küba’da sağlık hizmetleri Sağlık hizmetlerini ücretsiz şekilde karşılayan Küba devleti, halkın ihtiyaç duyduğu zaman tedavi olmasına oldukça büyük kolaylık sağlamakta. Bu ülkede kişiye 627 doktor ve 94 diş hekimi düşmektedir. Amerika’da ise kişiye 225 doktor ve 54 dişçi düşmekte. Sayılara bakıldığında alt yapı ve ilaçların sağlanması durumunda tedavi olmanın da oldukça kolay olacağı bu ülkeye yapılan ambargolardan dolayı ilaçların tamamına her zaman erişim sağlanamıyor. Oysa ki uygun koşullar sağlansa Amerika gibi gelişmiş bir ülkeyi dahi geçecek doktor ve diş hekimi sayılarına sahip Küba. Bu da demek oluyor ki hastalar daha kolay bir şekilde ve daha kısa zamanda tedavi olabilmektedir. Türkiye’de oldukça uzun zaman sonrasına randevu almanın sebebi de tam olarak bu. Yeterli doktor ya da diş hekimi bulunmadığı zaman beklenmesi gerekiyor ancak Küba’da durum böyle değil. Küba’da doktor ve diş hekimleri yeterli olsa da ilaç ve kaynaklar uygun koşulları sağlamaya yetmiyor. Hastanelerin genel anlamda yapısal olarak dökülüyor olması ve içlerinde pek ilaç bulundurmaması insanların doğru tedavi yöntemleri ile kısa zamanda iyileşmesi mümkün olmuyor. Doktorların tavsiyeleri sayesinde az miktarda ilaç kullanma ile insanlar kolaylıkla hastalıklarına çare bulabiliyor. Burada evler genellikle kötü durumda ve yaşam alanı çok küçük dahi olsa evlerde oldukça kalabalık şekilde yaşam sürdürüyorlar. Kübalıların alışveriş yapması için küçük mahalle bakkalları bulunuyor ancak içlerinde pek fazla çeşit yok. Devlet zaten Kübalılara her ay et, süt, pirinç gibi temel gıdaları için yardımda bulunuyor. Bu yardımlar ise herkesin beslenme ihtiyacına göre değişiklik gösteriyor. İnsanlar burada genel anlamda fazla rahatlar. Örneğin otobüsler erken geldiğinde kalkacağı saati beklemeden 1 saat öncesinde dahi kalkıp gidebiliyorlar. Herhangi bir yer işletenler yada bir şeyler kiralayan dükkanlar çalışma saatlerine hiç dikkat etmiyorlar ve keyiflerine göre gidip geliyorlar. Sistemlerinde düzen yok, işleyiş bozuk ve buna isyan edenler için ise söylenen tek bir çok bilinen sağlam söz var This is Cuba. Burayı aynı zamanda otellerde kalarak tanımak ya da zengin yerleri gezerek anlamak oldukça zor. Kübalıların evlerinde kalarak ve gerçekten sözde yoksul olduğu düşünülen yerlerde gezerek Küba’yı anlamak daha mümkün. Herhangi bir yarın dışarıda yemek yemeye gidildiğinde kocaman porsiyonlar ile karşılaşmak Küba’da mümkün. Karides, ıstakoz, et, tavuk ya da balık yemek burada çok pahalıdır. Türkiye’de 150 TL’ye yenecek olan ıstakoz orada maksimum 30 TL’ye mal oluyor. Özellikle tropikal meyveler gelen ziyaretçileri mutlu eden bir diğer lezzet. Buradan Küba kahvesi içmeden de dönmek olmaz. Geleneksel Küba yemekleri de tadılarak yanında geleneksel Küba içkileri de içilebilir. Bölgede gezmek pek keyifli olduğu gibi oldukça uzun süre kalmak pek de mümkün değil. Maksimum birkaç gün sonra sıkılmak olası. Küba, özellikle de Kübalı vatandaşlarına yaptığı ayrımcılıklar ile giden ziyaretçileri dahi sinir etmekte ve bu yönü ile de pek çok farklı şekilde dikkat çekerek tepki almakta ancak Kübalılar bu durumlara alışık olduğu için yukarıda bahsedilen mutluluk kavramı gibi, daha fazlasını aramamaktadır. Küba’da mutlu olmayı etkileyen pek çok faktör vardır ancak bunların çok benzerlerine Türkiye’de de Fransa’da da Amerika’da da denk gelmek mümkündür. İnsanlar ekonomik zorluğu her ülkede çekmektedir. İş ya da soysal hayat ile ilgili pek çok zorluk ile gün içerisinde karşılaşılmaktadır ancak bu etkenlerin tamamı toplandığında dahi insan en ufak bir şey gerçekleştiğinde mutlu olabilmektedir. Küba’da yaşayan halk da bu şekilde herhangi bir zorlama olmadan yaşayıp gitmektedir ve mutlu durumda oldukları da incelemeler sonucunda söylenebilir. Aç olmamaları, kalacak yer sıkıntısı yaşamamaları, lüks arayışında olmamaları, sağlık hizmetlerine kolaylıkla erişebiliyor olmaları ve kısıtlı miktarda da olsa ilaç elde edebiliyor olmaları bu bölgede yaşayan Küba halkının ortalama bir hayat şartına sahip olmasını sağlar ve gördükleri kaliteli eğitim ile ilerleyen yıllarda daha da iyi şekilde kalkınarak büyümeleri de belki söz konusu olabilir. Ülkenin uyguladığı sıkı baskıları zamanla yıllar geçtikten insanların üzerinden kalkmaktadır. Bu da rahatlamaya ve daha çok kazanıp daha çok harcayabilmeye yarar. İnsanlar geçim sıkıntısı pek çekmiyor olsa da lüks ya da keyif içinde de yaşamadıkları için genellikle oraya gezmeye gidenlere ya da bölge şartlarını araştıranlara Küba oldukça yoksul ve mutsuz bir ülke gibi görünmektedir. Bölge halkı oldukça rahat bir yaşam tarzını benimsediği için de mutludurlar. Pek fazla şeyi kafasına takmayan halk, genel anlamda çektiği zorluklara rağmen ve yaşadığı koşullara rağmen mutlu bir hayat sürdürmektedir. Buna da maddi yetersizlikler ya da tedavi olmak için ilaç alamama gibi faktörler çok büyük ve aşılması zor kötü etkilerde bulunmamaktadır. Her derde deva olacak olan şey Kübalılar için kafaya takmamak ve rahat bir yaşayış şeklini benimsemek herhalde. Reklamlar
Küba’da yürütülen kanser aşısı tedavisine dair Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve uzman Onkologların görüşlerine yer verilen Küba kanser tedavisi dosyası Küba Kanser Aşısı Tedavisi Dosyası Küba’da yürütülen kanser aşısı tedavisine dair Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve uzman Onkologların görüşlerine yer verilen Küba kanser tedavisi dosyası 05 Mart 2018 Pazartesi 1335 Türkiye’de abartılı ve gerçeği yansıtmayan faydacı medyadik haberler yüzünden kanser hastalarında büyük umut uyandıran Küba Kanser Aşısı Tedavisi dosyasını tüm gerçekliği ve çıplaklığıyla siz değerli okuyucularımızın huzuruna getiriyoruz. Bu makalenin hayatınızda gözle görülür bir değişikliğe yol açması dileğiyle konumuza geçelim. Kanserle savaşan sanatçı Arif Sağ, geçtiğimiz aylarda doktorunun önerisi üzerine tedavi olmak için Küba’ya gitti. Peki Küba gerçekten de bu konuda kalıcı bir şey yapabiliyor mu? Gelin Onkoloji Uzmanı Prof. Gökhan Demir ile birlikte konuya bir göz atalım. Onkoloji alanında büyük çalışmalar gerçekleştiren ülkelerden biri olan Küba adını Kanser aşısıyla duyurmuştu. İnternette Arif Sağ’ın bu tedavi için Küba’ya gitmesiyle herkes kanser aşısı hakkında birtakım söylentiler duydu. Küba’daki kanser aşılarının etkili olduğunu söyleyen Onkolog Profesör Gökhan Demir bu konuda şöyle diyor “Vücuttaki bağışıklık hücrelerini uyarmayı başaran Küba birtakım aşılar geliştirdi. İki adet kanser aşısı çok dikkat çekiyordu. Bunlardan bir tanesi sadece akciğer kanserlerinde kullanılan bir aşıydı. Diğer ise kanserli hücrelerin yüzeyinde bulunan büyüme molekülüne karşı geliştirilen bir aşıydı.” Kanser Aşısı Tedaviye Yanıt Oranını Yüzde 15 Oranında Artırıyor Doktor Demir’e göre bu aşılar genellikle kemoterapiden sonra tedavinin sürdürülmesi ve bağışıklığın böylelikle güçlendirilmesi adına kullanılıyor ve kemoterapi ardından kullanıldığında iyi cevaplar alınıyor. Tedavinin olumlu yanıt oranının yüzde 15-20 civarında olduğuna yönelik çalışmalar mevcut. Bu kanser aşıları aynı zamanda Türkiye’de de uygulanabiliyor ve Eczacılar Birliği, aşıyı resmi olarak ülkeye getirebiliyor. Tek seçeneğin Küba olmadığını belirten Demir, bu tarz bağışıklık uyarıcı tedavi ajanlarının alternatiflerinin mevcut olduğunu ve Türkiye’de bulunabildiğini belirtiyor, ayrıca yine yurt dışından da getirtilebiliyor. Küba Kanser Aşısı Türkiye’de Test Ediliyor Kanserde ömrü uzattığı belirtilen kanser aşısının Türkiye denemeleri yapıldı ve bulgulara göre ömrü ortalama 2-3 ay uzattığı ortaya çıktı. İlacın Türkiye’ye getirilmesinde ise bir doz yaklaşık dolara mal oluyor. Kanser Aşısı Bağışıklık Hücrelerini Tetikliyor Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, etken madde olan racotumomab’ın akciğer kanserlerinin yüzde 80-85’ini meydana getiren “küçük hücreli dışı” akciğer kanserlerinde etki ettiğini belirtti. Bu ilacı Küba’da mide, pankreas gibi diğer kanser türlerinde de kullandıklarını belirten Profesör Mandel, “Tümör hücresi vücuttaki bağışıklık sistemini kandırıyor. Vücudun kendi doğal parçası zannettiği tümör hücresi de vücutta dilediğince büyüyor. Cilt altına enjekte edilen bu ilaç, tümöre karşı savaşan bağışıklık hücrelerini tetikliyor ve vücut, hastalığı geriletmeyi, durdurmayı ya da en azından kendinden olmayan bir parçayı tanımayı öğreniyor. Türkiye’deki hastalar 3 yıldır bu aşıları kendi ülkelerine getirtiyor” dedi. Bavulla Getirilen Aşılar Tedavide İşe Yaramıyor Uzmanlar tarafından yapılan açıklamaya göre hastalar bazen ilacı Eczacılar Birliği yoluyla getirmek yerine kendileri gidip almayı tercih ediyorlar ancak soğuk depo zincirini bozdukları için ilaç yolda bavulda gelirken bozularak özelliğini kaybediyor ve hastada hiçbir tedavi etkisi yaratmıyor. Türkiye’de satılmayan bu ilacı ekonomisine uyan insanların ancak alabileceğini belirten Doktor Mandel, “Lenfosit yanıtlarında artış görülse ve hastalara umut verse de, bu tedavi hala standart tedavilerin yerini tutmuyor.” dedi. İlaç standart tedavilerle birlikte üst üste hastaya verilebiliyor ve yan etkide bulunmuyor. Küba Kanser Aşısı İle 5 Ay Daha Yaşadı Burhanettin Çevik adındaki hasta yakalandığı Akciğer kanserinin ardından Küba’daki aşıyı denedi ve aşı hastayı 5 daha adeta doping almış gibi yaşattı. Fakat aşının direnci 5 ay sonra kırıldı ve hasta sonunda hayata gözlerini yumdu. Eşi Behice Çevik ise eşinin ölümünün ardından hala aşının bir mucize olarak gösterilmesine ve medyada eşinin iyileştiğine dair haberler yapılmasına son derece tepki gösteriyor. Hastanın eşi, aşının hastalığı önlemediğini sadece bir süre daha hastayı hayatta tuttuğunu belirtiyor. Kanser Aşısı Tedavisi İle İlgili Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Açıklaması Konuyla ilgili Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nden son derece bilimsel ve çarpıcı bir açıklama geldi. Açıklama şu şekilde; “Son günlerde yazılı ve sözlü basında yer alan akciğer kanserinde aşı tedavisi konusunda hasta ve hasta yakınlarımızdan gelen sayısız soru üzerine Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu olarak aşağıdaki açıklamayı kamuoyuna duyurma gereğini duyduk. Hastalarınız bu duyuruya sitesinin toplum sayfasından ulaşabilirler. Akciğer kanseri aşısı nedir? İnsan vücudunda bağışıklık sisteminin çok önemli görevleri vardır. Bunlardan biri de vücutta sürekli oluşan veya dışarıdan aldığımız kendinden farklı ve yaşamla bağdaşmayan her türlü hücre ve organizmayı tanıyıp yok edilmesini sağlamaktır. Çoğu hücre de bu mekanizma sayesinde yok edilmektedir. Kanser hücrelerinin bir özelliği bu koruyucu mekanizmadan kaçabilmeleridir. Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olduğu uzun yıllardır düşünülmüş ve farklı kanser tiplerinde bağışıklığı güçlendirerek tedavi çalışmaları başlamıştır. Bu konuda Kübaʹda geliştirilen bir aşının yapılan ön çalışmalarda akciğer kanserine karşı olumlu sonuçlar verdiği geçen hafta basında açıklandı. Racotumumab adlı aşı bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı gösterilmiştir. NeuGcGMʹnin normal hücrelerde bulunmadığı bilinmektedir. Ön çalışma sonuçlarına göre aşı ileri evre akciğer kanserinde iyileşme sağlamamakla birlikte, ömrü ortalama 2 ay uzatmaktadır. Bu yarar, sadece kemoterapiden yarar gören hastalarda görülmüştür. Aşı ile ilgili ilk çalışmalar ileri evre melanom cilt kanseri, meme ve akciğer kanserlerinde yapılmıştır. Az sayıda hastada araştırma amacıyla yapılan ve faz I denilen bu çalışmalarda aşının bağışıklık sistemini uyarabildiği ve hastalar üzerinde yan etkilerinin fazla olmadığı bulunmuştur. Daha sonra yine araştırma amacıyla bölgesel ileri veya yaygın evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda yapılan faz II çalışmalarda; ilk verilen kemoterapi kürlerinden sonra racotumumab aşısı uygulananların, uygulanmayanlara oranla daha uzun süre yaşadıkları gösterilmiştir. Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür 2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta sayısıyla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır. Aşıyla ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. İlacın tanı konulduktan sonra ilk yapılan tedaviye iyi cevap veren veya aynı kalan 1080 evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastanın alınacağı ve bizim için en değerli olan faz III çalışma devam etmektedir. Bu çalışma hakkında bilgi adresli siteden alınabilir. Çalışma Küba, Arjantin, Brezilya ve Singapurʹda hasta alımına devam etmektedir ve sonuçları Eylül 2015ʹde beklenmektedir. Ancak bu çalışmanın sonuçları görüldükten sonra aşının gerçek etkisi anlaşılacaktır. Henüz yukarıda bahsedilen faz III çalışma sonuçlanmamasına rağmen, önceki çalışmaların olumlu sonuçları dikkate alınarak aşı Küba ve Arjantin’de 2013 yılında onaylanmıştır. Bu ülkelerde kemoterapi ile olumlu cevap alınan evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı hastalarda racotumumab aşısı kullanılmaktadır. Ülkemizdeki toplantı sırasında Kübaʹ lı meslektaşlarımız Küba’da akciğer kanseri tedavisinde sadece sisplatin, karboplatin, etoposid, vinorelbin, vinblastin gibi bizim önceki dönemlerde kullandığımız kemoterapilerin uygulanabildiğini vurgulamışlardır. Aşının gemsitabin, premetreksat gibi son yıllarda kullandığımız kemoterapilerin uygulandığı hastalarda fark yaratıp yaratmadığı da bilinmemektedir. Elimizdeki olumlu veriler önceki tedavilerin kullanıldığı hastalara aittir. Bu nedenlerden ötürü çok olumlu olacağı düşünülen bu aşının devam etmekte olan faz III çalışmasının sonuçları daha değerlidir ve beklenmelidir. Bugün için standart tedavi olarak kabul edilmesi uygun değildir. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kanser tedavisinde alınan her olumlu sonucu heyecanla karşılıyor ve tedavide faydalı olduğu kanıtlanan her yeni ilaç ve yöntemi de hızla kullanıma katmaya çalışıyoruz. Umarız bu tedavi yöntemi de tedavide başarılı olur. TÜRK TIBBİ ONKOLOJİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU ” Konuyu sizler için elimizden geldiğince kısa, öz ve sadece gerekli bilgileri toplayarak araştırmaya çalıştık. Bu makalede geçen tüm bilgilerin tarafsız ve fayda gözetilmeden, saf bilimsel gerçekler ışığında hazırlandığını önemle belirtmek isteriz. Allah tüm hastalarımızın yardımcısı olsun, sağlıkla kalın. haber 361 false Toplumsal engeller Üye Girişi
Küba'da ilaç endüstrisi, koronavirüs tedavisinde kullanılacak 22 ilacın üretilmesi konusunda garanti verdi. Bu ilaçlar arasında, koronavirüsle mücadele konusunda etkili olduğu görülen 'Interferon Alpha 2B' de bulunuyor. Küba'da ilaç üreticisi BioCubaFarma, daha önceki SARS ve MERS salgınlarında etkisini gösteren Interferon Alpha 2B dahil olmak üzere koronavirüsle savaşacak 22 ilacın üretimi konusunda garanti verdi. Sputnik Türkiye’nin Telesur'dan aktardığı habere göre, BioCubaFarma yöneticisi Eduardo Martinez Diaz, "Şu anda birçok ülkeden talepler alıyoruz ve yeterli kapasitemiz olduğu için bunlara cevap verebiliyoruz" dedi. Diaz, ilaç talep eden ülkelere gerekli olandan fazlasını göndermediklerini belirtti. “HERKESİ TEDAVİ EDEBİLECEK MİKTARDA İLAÇ BULUNUYOR” Küba Genetik Mühendislik ve Biyoteknoloji Merkezi'nden CIGB Genel Müdür Eulogio Pimentel Vazquez de, "Envanterimizde, Çin'de enfekte olan herkesi tedavi edebilecek miktarda ilaç bulunuyor" ifadelerini kullandı. Interferon Alpha 2B, 2002'deki SARS ve 2012'deki MERS salgınında da kullanılmış ve tedavide etkili olduğu görülmüştü. Bu ilaç, Küba teknolojisiyle ve Changchun Heber Biyolojik Teknoloji kurumuyla yapılan ortak çalışma sonucu Çin'in Jilin bölgesinde üretiliyor. Küba'da, şimdiye kadar dört koronavirüs vakası tespit edilirken; Kübalı doktorlar, Batı Afrika’da yayılan Ebola virüsünün tedavisinde kritik bir rol oynamışlardı.
küba da tedavi olmak için gerekenler