kist tedavisinde doğum kontrol hapına ne zaman başlanır

Tekrarbaşlama ne zaman ve ne kadar aradan sonra olmalı ? ---. Doğum kontrol hapını bırakırken dikkat edilmesi gereken nokta kutuyu tamamen bitirerek bırakmaktır, kutudaki bütün haplar bitmeden yarım bırakıldığında o ay için geçici bir adet düzensizliği meydana gelebilir, bunun dışında bir zararı yoktur. Doğum kontrol Uçuklar 5 günden sonra iyileşmeye başlar. 1- 3 haftada düzelir ama bazen 6 hafta kadar kalabilirler. İlk ataktan sonra hastaların %50’sinde tekrar ataklar olur. Tekrar eden ataklar daha hafif ve kısa sürer. Cinsel yolla bulaşlar olduğundan aktif enfeksiyon dönemlerinde cinsel ilişkiye girilmesi önerilmez. Bazıkistler doğum kontrol haplarına cevap vermeyebilir. Bu durumda kisti almak için operasyon gerekebilir. Şu durumlarda operasyon gerekebilir : kist birkaç adet döneminden sonra kaybolmamışsa. kist doğum kontrol hapına rağmen kaybolmamışsa. kist çok büyükse. menopozdaki bir kadında kist saptanmışsa. şiddetli ağrı ve Doğumkontrol hapına adetin 4 günü başlanır mı? Doğum kontrol haplarının kullanımı şöyledir; Adetin ilk 5 günü içinde ve mümkünse ilk gününde kullanıma başlanmalıdır. 21 gün ara vermeden kullanılır. Takip eden 7 gün hap kullanılmaz ve adet kanaması olur. Doğum kontrol hapı kullanmaya başladıktan sonra ne zaman Günündebaşlanır. Hastaların ultrasonla kontrolleri yapılır. Bu kontroller sayesinde, anne adayının yumurtalıklarında bir önceki aydan kalmış bir yumurta, bir kist ve başka problemlerinde olup olmadığı saptanır. İncelemeler sonucu bir probleme rastlanılmamışsa tedaviye başlanır. İlk olarak iğne ve ilaç tedavisine Comment Faire Une Nouvelle Rencontre Amoureuse. 21 tabletten oluşan doğum kontrol hapının kullanımına, adet kanamasının görüldüğü ilk gün başlanır. Düzenli olarak her gün aynı saatte alınması, ilacın koruyuculuğunu artıran etkenler arasında yer 5, 2020İçindekiler1 Ilk defa doğum kontrol hapı nasıl kullanılır?2 Doğum kontrol hapı kullanırken 7 günlük arada hamile kalınır mı?3 Doğum kontrol hapı hemen korumaya başlar mı?4 Doğum kontrol hapı 1 gün unutulursa hamile kalınır mı?5 Doğum kontrol hapı kaç saat önce alınmalı?6 21 günlük doğum kontrol hapı nasıl kullanılır?7 Doğum kontrol hapına 7 günden fazla ara verilirse ne olur?8 Doğum kontrol hapı kullanırken hamile kalınırsa ne olur?Ilk defa doğum kontrol hapı nasıl kullanılır?İlk kutunun ilk hapı adet kanaması başlangıcının tercihen birinci günü, en geç beşinci günü alınmalıdır. Koruyuculuk o ay hapların düzenli olarak kullanılacağı varsayılırsa hemen başlar. Kutunun içindeki ilaçlar 21 gün sonunda biter. Bir haftalık ara sonunda 8. günde diğer kutuya kontrol hapı kullanırken 7 günlük arada hamile kalınır mı?Doğum kontrol hapları düzenli olarak kullanıldıkları sürece 7 günlük ara verilen dönemde de korumaya devam kontrol hapı hemen korumaya başlar mı?İlaç kullanmaya başladığınız andan itibaren korumaya başlar. İlk kez hapı başlatmak, hapı değiştirmek veya yeni bir hap almak her zaman kolay değildir. Çoğu durumda, hap her gün veya ardışık 21 gün belirli bir zamanda kontrol hapı 1 gün unutulursa hamile kalınır mı?Hem östrojen hem de progestin içerikli haplar, kombine doğum kontrol hapları olarak bilinmektedir. Yeni paketin ilk haftasında bir hap unutulduysa ve korunmasız cinsel ilişki mevcutsa hamilelik riski en yüksek seviyededir. Plasebo hapların unutulması, hamilelikten kaçınma ihtimalini kontrol hapı kaç saat önce alınmalı?Acil Kontrasepsiyon Ertesi gün hapı olarak da bilinen doğum kontrolü hapları, korunmasız cinsel ilişki sonrası doğum kontrolünün sağlanması için kullanılır. Bu haplar yüksek dozda progesteron türevi içerir. Etkili olabilmesi için, korunmasız cinsel ilişki sonrasındaki ilk 72 saat içerisinde günlük doğum kontrol hapı nasıl kullanılır?Doğum kontrol hapları 21 tabletten oluşur ve 1 ay içinde kişinin 21 gün boyunca her gün ilacı almaya devam etmesi gerekir. 7 gün boyunca ilacın alınmamasının sebebi, kişinin adet görmesini sağlamaktır. 7 günlük aranın ardından yeni kutuya başlanır ve kişinin tekrar 21 gün boyunca ilacı alması kontrol hapına 7 günden fazla ara verilirse ne olur?Böyle bir koruyuculuk azalması söz konusu değildir ve ara verilen yedi günlük sürede ilişkiden kaçınmak ya da ek korunma uygulamak gereksizdir. Ancak yedi günün sonunda yeni bir kutuya başlanmadığı taktirde teorik olarak ilacın koruyuculuğu sona erer ve hamile kalma riski kontrol hapı kullanırken hamile kalınırsa ne olur?Doğum kontrol hapları kusursuz olarak ve uygun bireylerde kullanıldıklarında % 0,3, hatalı kullanımlarında ise % 8 başarısızlık ihtimaline gebelik şansı sahiptir. Yani bu ilaçlar ne kadar düzgün kullanılırlarsa kullanılsınlar her yöntem gibi başarısızlık gebe kalma ihtimali riski vardır. Son dakika Doğum kontrol hapları haberleri ile ilgili Milliyet'e eklenen tüm haberler bu sayfada yer almaktadır. Geçmişte yaşanan Doğum kontrol hapları gelişmeleri, bugün yaşanan en flaş gelişmeler ve çok daha fazlası sürekli güncel olan Doğum kontrol hapları haber sayfamızda...Doğum Kontrol Hapları haber başlıkları altta listelenmiştir. Son dakika haberleri de dahil olmak üzere şu ana kadar eklenen toplam 357 doğum kontrol hapları haberi bulunmuştur. Menopoz döneminde dikkat edilmesi gerekenlerKadın hayatının doğal bir parçası olan menopoz dönemi, fiziksel ve ruhsal önemli değişikliklerin meydana geldiği bir süreçtir. Kadınlarda; meme kanseri, yumurtalık over kanseri, rahim kanseri, rahim ağzı kanseri gibi ciddi hastalıklarla en sık menopoz yaş grubunda karşılaşılmaktadır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Meral Sönmezer, menopoz döneminde dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi akıntısına ne iyi gelir, nasıl geçer? Geniz akıntısına evde doğal ve bitkisel tedaviÜst solunum yolu hastalığı olan geniz akıntısı boğazın arkasında hissedilen ekstra mukustur. Gerekenden fazla mukus üretilmesi sonucu boğazda hissedilir. Hayati bir durum olmasa da insanın yaşam kalitesini düşürür. Geniz akıntısı alerjik olabildiği gibi soğuk algınlığı, akut veya kronik sinüzit, neden olabilmektedir. Geniz akıntısına sıcak bir şeyler içmek iyi gelmektedir. Evde yapılabilecek bazı doğal ve bitkisel yöntemlerle geniz akıntısı ilaçsız bir şekilde tedavi edilebilir. Geniz akıntısına ne iyi gelir, nasıl geçer? diyorsanız “Geniz akıntısına evde doğal ve bitkisel tedavi” içeriğimizden detaylara küçüldü, risk büyüdü 45 yaş altındaki kadınlar dikkat!1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalarda bulunan Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeliz Emine Ersoy, yaşamı boyunca her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski taşıdığını ve meme kanseri tanısı konan her 10 kadından birisinin 45 yaş altında olduğunu Kontrol Hapına Ne Zaman Başlanır? Doğum Kontrol Hapı Kaç Gün İçilir?Doğum kontrol hapları bugün dünya genelinde kullanılan bir korunma yöntemi olmaktadır. Özellikle çocuk sahibi olmak istemeyen bireyler için doğum kontrol hapları oldukça hayati olmaktadır. Bu nedenle bireylerin aklın sık sık Doğum kontrol hapına ne zaman başlanır? Doğum kontrol hapı kaç gün içilir? Gibi sorular bulunmaktadır. İşte, merak edilen tüm Kontraseptif Ne Demek? Doğum Kontrolünde Oral Kontraseptif Haplar Etkili Midir?İstenmeyen gebelik durumlarda korunmak için yaygın olarak kullanılan pek çok yöntem bulunmaktadır. Bunlardan birisi de oral kontraseptif haplar adı verilen doğum kontrol haplarıdır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan bu hapların ne kadar etkisi olduğu birçok kişi tarafından da merak konusudur. Peki oral kontraseptif ne demek? Doğum kontrolünde oral kontraseptif haplar etkili midir? Sizlere oral kontraseptif haplar hakkında merak edilenleri detaylıca doğum kontrol yöntemi gebeliğe yol açabilirGebe kalmak istemeyen kadınlar birçok farklı yönteme başvurmaktadır. Ancak bu yöntemlerin yanlış kullanımı istenmeyen gebeliklere yol açabilmektedir. Doğum kontrol yöntemlerinin doğru kullanılmasının önemine dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Esra Yalım, konu hakkında bilgi iyi tedavi önlem almakOp. Dr. İbrahim Karagülle, risk faktörlerini bilip gerekli önlemleri almanın meme kanserinden korunmadaki en etkili yöntem olduğunu kontrol yöntemleri nelerdir?Kadınların korunmak için sıklıkla geleneksel olan geri çekilme ve adet düzenini takip etme gibi yöntemleri tercih ettiklerini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Pınar Kadiroğulları, doğum kontrol yöntemlerini sizler için kontrol yöntemleri aslında gebelik planlayan ya da planlamayan çiftlerin bütün hayatı boyunca bilmeleri gereken yöntemlerdir. Aile planlaması dediğimiz şey çiftlerin istedikleri zaman istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilmeleridir. Aile planlamasında kadının doğurganlık sağlığını korumak için birtakım yöntemlerin bilinmesi gerekir. Bunlara baktığımız zaman kadınların ve erkeklerin korunma yöntemleri olarak ikiye ayırabiliriz. Kadınlarda sıklıkla tercih edilen, geleneksel yöntemler geri çekilme ve adet düzenini takip etme olarak takvim yöntemi kullanılmaktadır. Diğer yöntemler ise doğum kontrol hapları, tüplerin bağlanması, hormonlu ya da hormonsuz olarak rahim içi aletler, spermisit dediğimiz kimyasallar, diyafram dediğimiz kadın prezervatifi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Erkeklere baktığımız zaman ise sıklıkla kondom ve vazektomiyi görmekteyiz. Kondom dediğimiz şey, halk arasında prezervatif olarak bildiğimiz klasik yöntemdir. Vazektomi ise erkeklerde tüplerin bağlanması olarak özetlenebilir. Bu yöntemlerin tamamı doktor karşısında değerlendirilmesi gereken yöntemlerdir. Doğurganlığını tamamlamış kadınlarda yöntemler farklıyken, hiç doğum yapmamış kadınlarda seçilecek yöntemler olarak doğum kontrol hapları ve prezervatif öne sonrası gebelikten korunma konusunda en merak edilen sorularAnne sütü gebelikten korur mu? Lohusalık dönemi nelere dikkat edilmeli? Korunma yöntemi seçimlerinde nelere dikkat edilmeli? Korunma yöntemleri yan etki oluşturur mu? Korunmaya rağmen hamile kalınır mı? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Emine Dilşad Herkiloğlu 'doğum sonrası gebelikten korunma' konusunda dikkat edilmesi gerekenleri erkeklerden daha fazla etkileyen hastalıklarKadın ve erkek biyolojisi hakkında araştırmalar sonuçlandıkça elde edilen verilerin tedavi yaklaşımlarında önemli kazanımlar sağlayacağını dile getiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Erkut Attar, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" özelinde hangi sağlık sorunlarının kadınları daha fazla etkilediğini anlattıAdet Sonrası Ara Kanama Nedir? Adet Dönemi Dışındaki Ara Kanamalar Neden Olur?Bazı zamanlarda kadınlarda görülen vajinal kanamalara, ara kanama ismi verilmektedir. Kanamaların varlığıyla bireyler, bu durumun sebeplerini araştırmaktadır. Bu durumun pek çok sebebi bulunmaktadır. Ara kanamalarda yapılacak tedavi metotları çok merak edilmektedir. Peki adet sonrası ara kanama neden olur? Adet sonrası ara kanama nedir? Adet dönemi dışındaki ara kanamalar neden olur? İşte, tüm Kisti Nasıl Geçer, Ne İyi Gelir? Over Kist Nasıl Tedavi Edilir?Birçok kadın hayatının bir döneminde yumurtalık kisti sorunu ile karşı karşıya kalır. Bu sorunun büyük bir çoğunluğu genelde basit bir yöntem ile sonuç verir. Ancak patlama sorunu ile karşı karşıya kalındığı zaman bazı ciddi ciddi problemler yaratabilir. Peki, yumurtalık kisti nasıl geçer, ne iyi gelir? Over kist nasıl tedavi edilir? İşte merak edilenler...Hipertansiyon nedir? Hipetansiyon nedenleri nelerdir, nasıl geçer?Tansiyon nedir? Tansiyon problemleri nelerden kaynaklanmaktadır? Yüksek tansiyon ve düşük tansiyon durumunu belirleyen faktörler nelerdir? Hangi durumda yüksek tansiyon ile karşılaşılmaktadır? Hipertansiyon nedir​​​​​​? Hipertansiyon oluşmasını sağlayan sağlıksız koşullar nelerdir? Hipertansiyon nedenleri nelerdir? Hipertansiyon nasıl geçmektedir? Tansiyon bozuklukları için nelere dikkat edilmelidir? Sağlıklı yaşam koşulları oluşturmak tansiyon problemlerini yok eder mi? Hipertansiyon hakkındaki tüm bilgileri sizler için Akıntısı Neden Olur? Geniz Akıntısına Karşı Çözüm Önerileri...İnsanların vücudu yaklaşık olarak günde 1 veya 2 litre aralığında mukus üretmektedir. Mukus ağız, boğaz, geniz, burun, mide gibi bölgelerin nemli kalmasını sağlamaktadır. Fakat vücutta mukusun gereğinden fazla üretilmesi halinde kişilerde geniz akıntısına sebep olmaktadır. Peki geniz akıntısı neden olur? Geniz akıntısında çözüm önerileri nelerdir? Sizlere geniz akıntısının nasıl geçeceği hakkında bilgileri detaylıca belirtileri nelerdir? Varis neden olur, tedavi yöntemleri nelerdir?Varis, derinin hemen altında görebileceğiniz şişmiş, bükülmüş damarlardır. Varis toplardamarları belirtileri içerisinde en belirgin olanı ise koyu mor ve mavi renkli damarların oluşmasıdır. Günümüzde özellikle kadınlarda oluşan sık sık rastlanan bir rahatsızlıktır. Varis belirtileri nelerdir? Varis neden olur, tedavi yöntemleri nelerdir? Sorularına ilişkin cevapları içeren bilgileri detayları ile adet dönemi yoğun ağrı yaşıyorsanız sebebi bu olabilir!Adet dönemi her kadın için zordur ancak bazı kadınlar için tam bir kabusa dönüşebilir. Adet öncesinde fiziksel ve duygusal olarak büyük bir yıkıma uğrayan, depresyona giren ve hatta intiharı düşünen birçok kadın vardır. Bu durumun Premenstrüel Sendrom PMS olduğuna dikkat çeken Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Süleyman Yeniocak, bu sendromun belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi kontrol hapı nedir, ne değildir? İşte gerçeklerİstenmeyen gebelikleri önlemek için en çok tercih edilen korunma yöntemlerinden biri olan doğum kontrol hapı hakkında neyi, ne kadar biliyoruz? Doğum kontrol hapı nedir? Doğum kontrol hapı yumurtalık kanserini önler mi? Doğum kontrol hapı kullanmak cildi güzelleştirir mi? Kist tedavisinde doğum kontrol hapı kullanılır mı? Gebeliği önlemek için doğum kontrol hapı nasıl kullanılır? Doğum kontrol hapı kısırlık yapar mı? Doğum kontrol hapı unutulursa hamile kalınır mı? Kimler doğum kontrol hapı kullanamaz? Merak edilen tüm soruların cevabını Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Oya Ünsal Erbay verdiUzun süre oturmak ve ayakta kalmak bakın neye yol açıyor!Varis uzmanlar tarafından bacaklarda ağrı, kramp, ödem, ağırlık hissi, yorgunluk, karıncalanma, kaşıntı, kanama, ciltte renk değişikliği gibi pek çok şikâyetin yanı sıra zamanında tedavi edilmediğinde pıhtılaşma ve bacakta iyileşmeyen yaralara, ülserlere neden olarak yaşam kalitesini olumuz etkileyen bir hastalık olarak gösteriliyor. ''Varis sadece kozmetik bir problem değil, aynı zamanda ciddi bir sağlık problemidir” diyen Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği'nden Op. Dr. Tolga Önder, önemli bilgiler kadından 1'i yaşıyor Endometriozis nedir?Her kadının adet döneminde biraz sancısı olur diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Olağan gibi düşündüğünüz ağrı, önemli bir sorunun belirtisi olabilir! Halk arasında “çikolata kisti” olarak bilinen endometriozise dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Faruk Abike, bu hastalığın her 10 kadından 1'inde rastlanacak kadar sık yaşadığını belirtti. Peki, endometriozis neden olur, nasıl ortaya çıkar? Endometriozis nasıl tedavi edilir? Endometriozis nasıl teşhis edilir? Polikistik Over Sendomu nedir?Bir hastalıktan farklı birçok bölümü ilgilendiren bir sendrom. Dolayısıyla belirti ve bulgular bütünü diye tarif etmek lazım. Bu sendromda hastalarımız gerçekten çok farklı yakınmalarla her ne kadar aynı hastalık ismi olsa da çok değişik şekillerde değişik kliniklere başvurabiliyorlar. Bizim için önemli toplumun çok önemli bir kısmını ilgilendiren ama öte yandan aynı derecede hem tanınması hem de yönetilmesi çok özellikli bir sağlık durumu diye yaptığımızda hastalarımıza da 10 genç kadından bir tane diyoruz ama bunu bilimsel verilerde farklı bir şekilde dile getirebilir miyiz?Polikistik over sendromu dediğimizde bu sendromun üç tane komponenti var bunlardan bir tanesi yumurtaların görüntüsü polikistik görüntüsü ki, bu çatlamamış yumurtalardan ibaret. Bir tanesi erkek tipi hormonların fazla olması, kanda fazla olması ya da ciltte kozmetik, hani bu fazlalık bulguları saç dökülmesi, sivilcelenme gibi. Bir tanesi de yumurtlamanın düzeninin bozulması az yumurtlama ya da yumurtlayamama. Şimdi bu üçünden ikisi ile karşımıza çıkıyor sendrom ve özellikle bu üçünden hangisini ikisini aldığınıza göre değişecek şekilde en az her 10 kadından birini ama özellikle bu yumurtalık kistlerini işin içinde kattığınızda her 7 kadından birini etkilediğini söyleyebiliriz. Yani dünyada da türkiyede de geniş tanımıyla her 100 kadının 15 inde polikistik over sendromu var doktor polikistik over tanısını koyabilir mi? İlla bir Endokrin ya da Kadın Doğum Doktoruna mı gitmem gerekiyor?Şimdi aslında her doktorun bu sendromla ilgili belirti ve bulgular hakkında farkındalığı olması gerekiyor. Bu aile hekimlerinden başlayarak. Örneğin Cildiye Doktoruna hastalarımız genellikle ergenlik çağında vücutta istenmeyen tüylenme, sivilcelenme, saç dökülmesi yakınmaları ile başvuruyorlar. Ama orada yanında sadece adet düzensizliği olup olmadığını sormanız sizi polikistik over sendromuna yönlendirebiliyor. Ya da Endokrin kliniğine, yine adet düzensizliği ve vücutta tüylenme artışı ile öncelikli geliyorlar. Yine burda yumurtalıklarda kistler olup olmadığını belirlemek işin ciddiyetinin farkına varılmasını sağlıyor, ama çocuk doktorlarına da gidebiliyorlar hatta sendromun çok farklı özellikleri var. Öncelikli psikiyartriye öncelikli başvurma sözkonusu olabiliyor. Hatta çok uzun süre hiç doktora başvurmama da olabiliyor. Örneğin tanı almada hastalarımızın üçte biri en az iki yıl gecikiyor, yarısı da doğru tanıyı alana kadar en az üç doktora tanı konulduktan sonra polikistik over sendromunu kabul etmesinde sıkıntıları var bu konuda ne düşünürsünüz?Toplumda farkına varılmamış yada farkına varılsada önemsenmeyen olgularımız olabiliyor. Bir de burda en başta belki ismin yarattığı karışıklığı da bir söylemede fayda var. Burda polikistik over kelimesi bir kişinin hasta olduğu anlamına gelmiyor. Türkiye’de bizim yaptığımız çalışmalar her 100 kadından 30’unda doğurganlık çağında, yumurtalıklarda bu görüntünün olduğunu gösteriyor. Ama bu görüntünün olması sizin hasta olmanız anlamına gelmediği gibi o görüntü hiç olmayan kadınlarda da polikistik over sendromu oluyor. Dolayısıyla daha en baştan ismini yavaş yavaş değiştirmemiz gereken bir sendrom çok yanıltıcı bir ismi var. Ama toplumda bunu çok önsememe sadece kozmetik bir problem gibi görme durumu ile de kriterden olmazsa olmazımız var mı?Burda en öncelikli bizim sendromun gelişiminde kritik önemi olduğunu düşündüğümüz erkek tipi hormoların fazlalığı, aslında kadınlarında biliyorsunuz sağlık açısından, genç kalabilme açısından az miktarda da olsa erkeklik hormonuna ihtiyacı var. Ama bu hormonların olması gerekenden fazla olması birinci durum ve çocukluktan ve ergenlikten itibaren buna tanıda yine yer almayan bunun altını çizelim insülin direnci hastalarımızın çoğunda eşlik ediyor. Dolayısıyla erkek tipi hormon fazlalığı ve insülin direncinin olmazsa olmazımız, bununla birlikte adet düzensizlikleri ve yumurtalık görüntüleri işin içine tanımızı aldık bir grup hastaya tedavimize başlıyoruz, bir grup hastaya da takiple bunu devam ettiriyoruz bunun kriteri nedir? Neye göre tedaviye başlayacağız. İnsülin direnci olanlara ayrı bir tedavi, adet düzensizliği olanlara ayrı bir tedavi, infertile olup da gebe kalamayanlara farklı bir tedavi mi? Yani hastalarımızın anlayabileceği şekilde bunun bir protokolü var mı?Tabi. Son 10 yıl içinde biz bu konuda üç tane uluslararası kılavuz yazdık. Ama 2023’te yenileyeceğimiz kılavuzda bunun altını özellikle çizeceğiz. Çünkü aynen belirttiğiniz gibi zorlandığımız bir nokta adı polikistik over sendromu olmasına rağmen, aynı isim altında çok farklı hastalarla biz karşılaşıyoruz ve hatta aynı hastanın 18 yaşında bize gelişi ve ihtiyaç duyulan tedaviyle, 35 yaşında geldiğindeki durumu ve ihtiyaç duyulan tedavi farklı. Burda bizim dört tane polikistik over sendromu altında fenotip ya da farklı hasta grubumuz var. Şimdi bunlardan bir tanesi her üç kriteri de bulunan yani hem erkek tipi hormonları fazla, hem yumurtlama problemi var hem de ultrasonda kistleri görüyoruz. Şimdi bu tip hastalarımızda mutlaka androjen fazlalığını kontrol altına almamız lazım. Her hastamızda kilo fazlalığı bunu bize çok sorarlar olsun ya da olmasın mutlaka sağlıklı yaşam tarzı ki detayına girebiliriz bu birinci kısım. Androjen fazlalığı erkek tipi hormon fazlalığı olanlarda elimizdeki en kuvvetli ajan ki bununla ilgili çok soru gelir ki doğum kontrol hapları bunları kullanmak zorundayız. Ama hastamızın bize geldiğinde sadece adet düzensizliği var. Androjen fazlalığı hiç vücutta istenmeyen tüylenme yapmamış, saç dökülmesi yok ve sivilcelenmesi yok. Böyle bir hastada biz özellikle rahim zarını koruma adına yılda dört kere adet görmesini sağlayacak şekilde sadece adet söktürücü haplarla gidebiliriz. Buna karşılık adetleri çok da bozuk değil hani yılda 7-8 tane adet görüyor ve biz yumurtalıkta görüntüyü gördük polikistik olarak. Buna karşılık hastalarımızın sadece yaşam tarzıyla, hiç ilaç vermeden izleyebiliriz. Buna karşılık hastalarımızın yanında metabolik durumları yani insülin direnci var, gizli şeker ya da şeker ortaya çıkmış. O zaman metabolizma ilaçlarını da şeker hastalığında kullanılan işin içine sokmak kontrol hapıyla birlikte kullanılan metabolizma ilaçlarını tek başına kullandığımızda ikisi arasında bir tedavi protokolü ya da sonuçlar açısından bir fark var mı?Doğum kontrol hapları en çok erkek tipi hormon yüksekliğini kontrol altına alıyor. Açıkçası elimizde bu açıdan çok daha kuvvetli ve alternatif ilaç yok. Ama metaboluk açıdan bize bir fayda sağlamıyorlar yani insülin direncini tedavi etmiyorlar. O yüzden metabolik tarafı yönetme açısından bu metobolizma ilaçları hani metformin değişik isimlerle kullanılıyor en çok kullanılanı verilebilir. Bu ilaçların ikisi beraber verilebilir ama bir pikoz hastasında hiç androjen fazlalığı bulgusu yoksa ama kilomuz çok fazla, insülin direnci gizli şeker varsa tek başına metabolizma ilacıyla da izlememiz söz konusu protokolleri arasında daha çok büyük abilerimizin ve ablalarımızın yaptığı dirilink vardı. Cerrahi olarak şimdi çok fazla gördüğümüz ve cerrahi olarak yaptığımız bir tedavi şekli değil. Bu konuda düşünceleriniz neler?Polikistik sendromu ilk tanımlandığında 1935 yılında daha ultrason yokken over görüntüsüne bakıldığında overlerin sadece kist içermesi değil aynı zamanda büyümüş olması ve yapılarının kistler dışında kalınlaşmış olması söz konusuydu ve taaa o yıllarda bunu ilk tarif eden Amerikadan iki kadın doğumcu bu overlerin bir kısmını keserek dışarı çıkardığında buna önceleri vecvezeksiyon deniyordu daha geniş bir işlem. Yumurtlamanın başladığını erkek tipi hormonların düştüğünü gözlemlediler. Sonra daha az invazif daha kolayca yapılabilen yumurtalığı sadece delme şeklinde de sonuç alındığı hem yumurtlama açısından hem hormon düzeni açısında görüldü hani bugün için bunun yararı olduğunu biliyoruz. Ama buna rağmen medikal tibbi ilaçlarla yol alınabildiği için bu tip cerrahi işlemler sıklıkla uygulanmıyor over için doğum kontrol hapı şunda mutlaka kullanılmalı ve bunu asla atlamayın diyebileceğimiz durumlar neler?Doğum kontrol hapları esasen bir kere altını çizeceğimiz nokta. Bu pikos bizimle beraber daha anne karnından menopoz sonrasına kadar devam eden sendrom. Şeklini değiştiriyor ama bizimle hep beraber dolayısıyla bir enfeksiyona antibiyotik verdiğimizde enfeksiyonu ortadan kaldırıyoruz ama polikistik over sendromunda verdiğimiz ilaçlar hastaların yakınmalarını ortadan kaldırmaya yönelik. Hepsini kaldırabiliyorsunuz bir şekilde. Ama sendrom ortadan kalkmıyor. Bu anlamda doğum kontrol haplarının esasında yaptığı yumurtalıkları devre dışı bırakmak. Siz yapay bir siklus oluşturuyorsunuz. Şimdi burdaki mutlaka bunu kullanmalı maalesef yıllardır elimizde erkek tipi hormon yüksekliğine karşı doğum kontrol haplarından daha güçlü ya da daha etkili ya da daha güvenli bir ilaç yok. Şimdi tıpta tabi temel kuralımız bizim mümkünse ilaç kullanmayalım. Kullanacaksak en kısa süre en düşük dozda kullanalım. Dolayısıyla doğum kontrol hapını da biz herkese ömür boyu vermeyelim. Ama erkek tipi hormonların yüksekliği şimdi ergenlik çağında genç kadınlarda, sadece kozmotik problemler yapıyormuş gibi görünsede ilerleyen yıllarda menopoza yaklaştığımızda ve menopozu geçtiğimizde kalp damar hastalığı şeker hastalığı riskini de etkiliyor. Dolayısıyla bizim mutlaka bu erkek tipi hormonları normal aralığa çekmemiz lazım. Elimizde bu açıdan elimizde dünya’da bütün kılavuzlarda birinci sıraya koyduğumuz doğum kontrol hapları alternatifimiz yok ama belli aralarla biz hastalarımızı takip ettiğimiz için bu ilaçları sürekli kullanmak söz konusu değildir. Doğum kontrol hapı kullanan 35 yaşının üstünde hastam hani yüzlerce Türkiye’den ve Amerika’dan ve Dünyanın değişik ülkelerinden sıfıra yakındır. Çünkü biz biliyoruz ki zaten doğurganlık çağının ortasına doğru gelirken sendrom artık şekil şemal değiştiriyor. Yani erkek tipi hormon rahatsızlıkları yavaş yavaş kayboluyor. Hele bir gebelik sonrası daha metobolik problemlere doğru gidiyoruz. Kilo alımı oluşuyor işte gizli şeker ortaya çıkabiliyor. Kan yağları bozulabiliyor. Tansiyon yüksekliği olabiliyor. Dolayısıyla doğum kontrol hapını erkek tipi hormonların yüksekliği ve bunların yarattığı problemleri ortadan kaldırana kadar kullanmak lazım. Diyelim bunları ortadan kaldırdık bizim üç senede dört senede mesela bu tüylenme skorlarını gayet daha iyi yerlere getirdiğimiz hastalarımızın mutlu olduğu ve ondan sonra hormonlar normal düzeye inmiş durumlar var. Adetleri de bu sırada biz kontrol edebiliyorsak örneğin sadece adet söktürücü ile ilerleyebiliyorsak ben doğum kontrol hapına uzun süre devam etmiyorum. Ama obezite de bizim alanlarımızdan biri. Obeziteyi de çalışıyorum uluslararası alanda bu anlamda bu bağırsak mikrobiyotası çok popüler olmaya başladı. Bizde hani hem türk kadınlarında mikrobiyotaya baktık ve yayınladık hem de mikrobiyolite üzerine Dünya’da ilk kez doğum kontrol hapları bir yarar ya da zarar gösteriyormu diye baktık kendi hastalarımızda. İyi haber yaşam tarzına uyduğumuz sürece kilolu ya da obezitesi olan bir kadında olsa doğum kontrol hapını kullandığımızda bağırsak mikrobiyotamıza bir zarar vermiyoruz. Polikistik over sendromunda da polikistik over sendromu olmayan kadınlarda artık bunu bizim verilerimizde kilo vermede doğum kontrol hapına başlama sürecini değiştiriyor mu?Dramatik değiştirebilir. Bu sendrom bizimle doğumdan hatta anne karnından itibaren beraberken çocuklukta işe daha hani ilk adet görmeden küçük yaşlarda insülin direnci tabloya ekleniyor. Ergenlik döneminde fazla kilo alımı söz konusu olursa bu erkek tipi hormon yükseliği çok ciddi rahatsızlık yaratabiliyor. Dolayısıyla kilonun ve kilo fazlalığının özellikle de vücut yağının artmasını hem de olmaması gereken yerlerde birikmesi. Mesala karın çevresinde çok basit bir şekilde göbek deliği çevresinden bir mezura ile karın çevresini ölçtüklerinde 80 cm in üzerindeysek bu bizim metobolik riskimiz olrduğunu gösteriyor ve iyi haber şu eğer biz bu riski yönetmek için kilo vermek hiç ilaç kullanmadan yaşam tarzıyla ya da obeziteye yönelik bizim çok başarılı kullandığımız şu anda ilaçlarımız da var. Kilo yu verdiğimizde polikistik over sendromunun bütün şikayetlerini de hem kozmetik olanlar hem de adet düzensizliği ve yumurtlama ile ilgili olanların düzelebildiğini görüyoruz. Dolayısıyla obezite pcos olasılığını hastaların durumunu zora sokuyor daha şiddetlendiyor. Ama yönetip kilo verdiğinizde de çok güzel sonuçlar almak over sendromundan hastalar çok korkuyorlar. Çünkü hekim arkadaşlarımızın çoğu hastaya senin çocuğun olmayabilir diye ellerinde veri bulunduruyorlar. Bu zinciri nasıl kırabiliriz?Türkiye’de bize gelen hastaların çoğu sende polikistik over varsa senin çocuğun yardımcı üreme tekniği kullanmadan kesin çocuk sahibi olamazsın diye geliyorlar. Yüzlerce takip ettiğimiz bu adet düzensizliği nedeniyle zaten artık adetlerin ne zaman olduğunu takip etmeyen aradan 3 ay geçtikten sonra ben gebeymişim diye bana gelen birçok hastam var. Dolayısıyla evet polikistik over sendromunda doğurganlık azalmış görülebilir, yumurtlama sayısı azalmıştır, ama doğal yumurtlama olmayacak diye bir durum yok. Birçok hastamız hiçbir ilaç tedavisi olmadan gebe kalabilirken, ilaç tedavisiyle de yardımı üreme tekniklerini doğru yerde doğru zamanda kullanarak yüzde yüze yakın başarı sağlanması mümkün. Dolayısıyla daha genç yaşlardan yani senin çocuğun olmaz ya da bende polikistik over varmış ki bu yüzden Türkiye’de daha belirgin olmak üzere depresyon ve kaygı bozukluklarında da biz hastalarımızda yedi kat artmış 2018 yılında yayınladığımız Uluslararası Tanı ve Tedavi Kılavuzunda bir değişikliğe gittik aslında bunun altını çizmek için. O da şu biz genç kızlara ilk adeti gördükten 8 yılı geçmeden polikistik over sendromu tanısı koymayın diye önerdik hekimlere. O yaşa kadar sadece risk altında diye tanımlayın ve takip edin dedik. Çünkü erken yaşta daha 13-14 yaşlarında saptarsanız, kilosunu iyi yönetir hani sağlıklı bir yaşam tarzını benimserseniz her hafif adet düzensizliği olan, ya da her ultrasonda polikistik over görünen ileride polikistik over sendromu hastası olacak anlamına gelmiyor. Dolayısıyla, böyle ergenlik çağında etiketleme yapmak doğru değil. Biz onu risk altında diye tanımlayın takip edin ve 20 li yaşlara gelince ne olduğunu söyleyin diye özellikle altını yaş doğum kontrol hapı başlama kriterleri ya da 30-35 yada 45 yaş ile genç erişkin ya da genç ergen arasında başlama kriterleri birbiriyle aynı mı?Şimdi ilk adetten 8 yıl geçene kadar bir yandan tanı koymayın diyoruz bir yandan da burda yine burda vurgulamak önemli size ultrasonda polikisti over var derlerse bir önemi yok o sekiz yıl geçtikten sonra yumurtalığın görüntüsünün adını koyalım diyoruz ama bu risk ilk 8 yılı geçmeden yapılan ultrasonlarda overde, yumurtalıkta çok sayıda kist görülmesinin hiçbir karşılığı yok önemli olan 20 yaşına geldiğinde ne olduğu, ama şimdi 12 yaşında adet görmüş bir genç kız ve kilosu fazla, ciddi bir şekilde raşitizm sıkıntısı var düşünün okula gidiyor, saçı dökülüyor, vücutta tüylenme şikayeti var. Böyle bir genç kızı tedavisiz bırakmak mümkün değil. Dolayısıyla aynı erişkinlerde ki gibi biz yine o erkek tipi hormonları baskılamak için doğum kontrol hapı yine metobolik insülin direnci fazla ise yanında metobolizma hapı kullanıyoruz. Risk altındasınız bu hapları kullanacağız bir süre belki erişkin yaşa geldiğimizde hiç bunlara ihtiyacımız olmayacak belki de polikistik overin olmayacak diye altını çiziyoruz umutsuz bir tablo olmayacak. Ama genç yaşlarda da ilaç kontrol hapı başlama yaşı olarak belirli bir yaş verebilirmisiniz?Bu tamamen hastanın yakınmalarının ciddiyetiine bağlı Türk kadınları bizim Amerikadaki verilerimizle Türkiye’deki verileri karşılaştırdığımızda Türk kadınları daha duygusal. Yani daha kafaya takıyorlar kozmetik yakınmaları. Dolayısıyla bir genç kız size geldiğinde, siz baktığınızda tibbi olarak aslında erkek tipi tüylenmesi çok belirgin değil ama bunun için intihar etmeyi düşünen depresyonu ve kaygı bozukluğu çok ciddi yerlere varan hastalarımız var. Böyle bir durumda mutlaka hastayı ailesini dinlemeli ve buna çözüm üretmeliyiz. Çok genç yaşta da doğum kontrol hapı kullanma gibi gerekliliği olabilir. Ama mümkünse bu ilacı kullanmayı kozmetik yakınmalar çok şiddetli değilse, geciktirmeyi 16 yaşından sonrasına ötelemeyi tercih nasıl bakıyorsunuz?Medikal tedavi ve ilaç tedavisinin yanında eğitim ve bu kozmetik tedavilerinin çok önemli bir yeri var. Yalnız buralarda da bir takım bilgi eksiklikleri ya da yanlışlıkları var. Hormonlarında bozuluk olan bir kadının bu hormonları kontrol altına almaksızın iğneli ya da lazer epilasyona gitmesi bir çözüm alamamasına neden oluyor. Gelen hasta kaç seanstır epilasyon yaptırıyoruz ama çözüm alamıyoruz diyorlar. Burada kritik nokta en az 6 ay bizim verdiğimiz ilaç tedavisiyle hormon dengesi sağlanacak, ondan sonra ve özellikle orta hat anlamında böyle çok geniş alanlarda da değil epilasyon kontrollü şekilde yapılacak. İşte bunların tiplerinin avantajları var dezevantajları var. İyi bir ilaç tedavisi doğru zamanda yeteri kadar epilasyon ile bu kozmetik şikayetlerden ciddi şekilde kurtulmak neden bende polikistik over var? Annemde ve ablamda da vardı bundan dolayı mı bende de var? Ya da olmaması için bir şey sizin hatanız değil, burada önemli olan bu bir sık görülen kompleks problem. Bizim bütün kompleks problemlerimizden şeker hastalığında, kalp hastalığında ve obezitede olduğu gibi genlerimizin çok önemli bir rolü var. Dolayısıyla, teyzemizde, annemizde yani birinci ve ikinci derecede yakınlarınızda varsa pikos sizinde buna genetik olarak yakalanma şansınız %40 ları hatta bazen %50 leri bulabiliyor. Ama genetik olarak bir bozukluk için risk altında olmak bunun sizde gelişeceği anlamına gelmiyor. Dolayısıyla özellikle ergenlik döneminde esasen annenizin sizin için ne yaptığından başlayarak bir süreçten bahsediyoruz. Bir annenin daha hamileyken nasıl beslendiği, doğum şeklinin sezeryan ya da normal doğum olup olmadığı annenin beslenmesi, çocuğun doğum şekli, bebeğin ne kadar anne sütü aldığı ve erken bebeklikte ne kadar antibiyotik kullandığı ileride diyabet obezite, polikistik over sendromu metabolik bozukluklarının gelişme riskini belirliyor. Dolayısıyla daha bebek anne karnındayken tedbirlerin alınması lazım. Genetik risk çünkü üçüncü kuşağı bile bizim şimdi bu yıl yapılan yayınlar sadece genetik değil, genlerimizin okunmasını değiştiren bir bilim var epigenetik diyoruz buna şu anda pikosun bir büyükanneden torununa dahi epigenetik geçebildiğini biliyoruz ama bu riski biz sağlıklı yaşam şekliyle özellikle çocukluk ve ergenlikte fazla kilo alınmamasına, fit olunmasına dikkat ederek stresi ve kaygıyı yöneterek önleyebiliyoruz. Dolayısıyla bilgi çok tedavimiz, yaşam şeklini değiştirmemiz, yanında belki spor, bunlar kompleks bir şekilde başetme yöntemlerimden aslında en önemli bir tanesi. Önce ilaç sonra diyet ve spor diye gidiyor. Biz bunu kesinlikle tedavi edemeyiz dediğimiz hastalar var mı? Ya da kıllanmaya asla çözemiyoruz çünkü bunun yanında şu da var? Hormonlar yükseldiğinde biz asla bunu çözemeyiz, çözümsüz polikistik over sendromlu hasta profili var mı?Yok. Sendromu ortadan kaldırma bugünkü bilgilerimizin ışığında mümkün değil. Polikistik over sendromunu bununla beraber yaşam kalitesini bozmaksızın yaşayabilmek mümkün. Sadece doğru zamanlarda doğru müdahaleleri, yapmak lazım. Pikos bugün için ortadan kaldıramıyoruz ama bu sendromun kişiye verdiği rahatsızlıkların tamamını önlemek ya da yönetmek ek olarak, vitamin ve mineral ya da ek gıdalar var mı? Bilimsel olarak çalışmalarda destek olabiliyor dediğimiz şeyler var mı?Bizim özellikle son 10 yılda odaklandığımız polikistik over sendromunda işte iştah mekanizmaları kilo alınması kolay oluyor mu ve besinlerin, beslenmenin pikosun ortaya çıkmasına veya şiddetlenmesine katkısı var mı. Bütün bunlara baktığımızda pikosa özel bir diyet önerisi yapılmasının doğru olmadığı ortaya çıkıyor. Bugünkü bilgilerimiz ışığında eğer kilo fazlalığı ya da obezite varsa, düşük kalorili kaliteli beslenmenin burada kritik kelimeler sağlıklı, dengeli ve yeterli, dolayısıyla özellikle bağırsak mikroplarını da canlı ve yararlı tutabilmek için çeşitli beslenme, biraz glisemik indeksi düşük dediğimiz yani paket açmadan beslenme bizim için önemli. Etini, sütünü, sebzesini ve meyvesini yiyen, rafine gıdalardan kaçınan yani paket yemeklerimde yok ben paket açmıyorum diyen genç kadınlar için dışarıdan herhangi bir vitamin ya da mineral alınmasının pikos ya da obezite ya da diyabet açısından bir karşılığı yok. Ama beslenmede birtakım eksikliklerimiz varsa yani mesala bana hastam geliyor diyorki, ben veganım, ya da vejeteryanım et yemiyorum dediğinde benim etle alacağı vitamin gruplarını ve mineral gruplarının hepsini yerine koymam gerekiyor. Ama bunun dışında genç insanlarda Amerikada’da çok büyük veriler var. Covid zamanında bu çok suistimal edilen bir hale geldi. Bu vitamin ve mineraller ne bulunulursa kullanılıyor. Aslında gençlerde siz vitamin ve mineralleri destek olarak alırsanız ilerleyen yaşlarda kalp damar hastalığı ve bunlara bağlı ölümler artıyor. Eksikliklerinizi mutlaka doğal gıdalarla yani dışarıdan tablet olarak değil beslenmenizle karşılamak gerekiyor. Ama beslenmede açığımız varsa dışarıdan tabletler olabiliyor. Türkiye’de size de geliyordur çok bilimsel kanıtı olmayan ama ben hastalarımızın fayda görüyorum dediği bir sürü yaklaşım var. Bunlardan biri hep çalışalım istiyorum ama fırsat bulamadık. Mesela soğan kürü çok duyuyoruz yani. Bilimsel bir karşılığı var mı? Yok. Ama benim birçok hastam hocam biz soğan kürü uyguladık. Adetlerim düzene girdi benim diyen hastalarımız oluyor. Dolayısıyla belki bilmiyoruz hala bilimsel bir çalışması olmadığı için bilmiyoruz. Ama belki bazı besin maddelerinin pikosla olumlu rolü de tarafından baktığımızda, polikistik over sendromunun genç kızlarda ve kadınlarda psikolojik boyutu nedir?Bu konuda Dünya’da en geniş çalışmalarını biz 2000 yıllarda Türkiye’de yaptık. Hem yaşam kalitesini hem de psikolojik etkilimler ne oluyor diye baktık. Çok şaşırtıcı bir şekilde Türkiye’deki pikoslu kadınlarda depresyonun sağlıklı kadınlara göre yedi kat daha fazla olduğunu ve en az her 5 kadından birini etkilediğini saptadık. Daha önemlisi depresyonu olan hastalarımızda insülin direnci ve metabolik bozukluklarının da daha fazla olduğunu gördük. Dolayısıyla, pikosta psikolojik bozukluklar; kaygı ve depresyon başta olmak üzere sık görülüyor ve bu bozuklukların olması hem kilo alımını kolaylaştırıyor hem insülin direncini arttırıyor. Hem de metabolik bozuklukları arttırıyor. Ama bir iyi haber biz yine biliyoruz ki. Mesela doğum kontrol hapları sadece pikosta kullanılmıyor, birçok alanda kullanılıyor ve doğum kontrol hapları da duygu durumu etkiliyor. Ama biz pikosta yaptığımız çalışmalarda gördük ki, doğum kontrol hapı verdiğimizde pikoslu hastalarımızın duygu durumlarında olumsuz bir değişim olmadı. Burdan çıkacak mesaj, pikos gören her hekimin, her kliniğin mutlaka metabolik reprotektüf tarafı değerlendirdikten sonra insanların psikolojisi açısından da bir depresyon kaygı bozukluğu var mı diye tarama sorularını sorup böyle bir şeyden şüphelenildiğinde mutlaka bu konuyla ilgilenen psikiyatrist arkadaşlarımızda var oraya yönlendirilmeleri çok over sendromu tanısı konmuş bir kadın ileride başka bir problemleri de getirebilir mi? Mesala; diyabet, insülin direnci, tansiyon ve kalp hastalığı gibi. Biz infertileyi görüyoruz ama başka ilave edebilecek konular var mı?Uzun dönemde özellikle 35 yaş sonrası doğurganlık şansın ikinci yarısı ve menopoza doğru giderken pikosun bizim birincisi insülin direnciyle beraber gizli şeker ve şeker. Diyabet riskimiz 40 yaşına ulaşan pikoslu kadında diyabet olma şansı %40 ları buluyor bu önemli. Kalp damar hastalığı riskinin arttığı biliyoruz, hipertansiyonun daha sık görüldüğünü biliyoruz. Gözden kaçanlardan bir tanesi uykuda nefes durması dediğimiz uyku apnesi özellikle 35’li yaşlarda görülüyor, hatta obezite beraberinde ergenlerde de karşımıza çıkan bir durum. Bir de tabi kanser ilişkisi çok sorulan sorulardan biri. Burada rahim içi zarı rahim içi kanserinin eğer pikos erken dönemde tedavi edilmez, adet düzensizlikleri adet görememe uzarsa menopoza doğru arttığını biliyoruz. Kanser endometrium dediğimiz rahim zarı kanseri var, kalp damar hastalıkları var, gizli şeker ve şeker var, psikolojik bozukluklar var, uykuda solunum durması var. Türkiye’de yıllar önce yine Dünya’da ilk kez bizim gösterdiğimiz önemsiyoruz diş eti hastalığını da biz insilün direnci ile ilişkili olduğu için pikosta fazla olduğunu gördük. Dolayısıyla pikos tanısı alan hastalarımızın mutlaka diş sağlığına da dikkat etmesini dönemlerde, farklı makalelerde farklı, ilginç bize söylemek istedikleriniz ve yeni bir çalışmalar var mı?Son dönemde genetik olarak pikosun gelişmesinde aslında aynı ismi kullanmamıza rağmen farklı gruplar olduğunu görmeye başladık. Bu anlamda gerçekten yumurtlama problemi, infertilite kısırlık problemi olan kadınlarla, metabolik problemi olan kadınların sanki böyle farklı durum oluşturduğu gözüküyor. İkincisi, tanı koymada çok karşama var. Biliyorsunuz ultrason oldukça zorluyor. İleride böyle bir kan testi ile de tanı koyabilirmiyiz diye şimdi bu AMH dediğimiz hormon ve sizinde sık kullandığınız yavaş yavaş bunun ölçümleri güvenilir hale geliyor. Belki 2023’teki kılavuzda ultrasonda, folikül saymak yerine AMH ölçümü tanı için girebilir gibi görülüyor gelecekte. Bizim metabolizma tarafında özellikle obesite tedavisinde kullandığımız ve şu anda iyi sonuçlar aldığımız ilaçlar var. Bunlarda yavaş yavaş hem pikos hem doğurganlık açısından da hem erkek tipi hormonları düşürme açısından güzel sonuçlar olduğunu görmeye başladık. Bir sonraki kılavuzda belki bu ilaçları da yeni ilaç olarak yer hangi aralıklarla kontrole gelmeliler?Tanı konulduktan sonra doğum kontrol hapı ya da metabolizma ilacı başladığımızda ilk altı ayda içinde iki kez, üçüncü ayda görmek istiyoruz. Sonra 6 cı ayda bir görmek istiyoruz. Ondan sonra her altı ayda bir görüyoruz. Ama başta burda altını çizelim. Doğum kontrol hapı verdiğimiz her hastada buna engel olabilecek durumları çok dikkat etmek lazım. Türkiye’de en büyük problemlerimizden biri sigara bunun altını çizelim. Doğum kontrol hapı kullanan kadınların sigara içmemesi lazım. Bu sigara içildiğinde aslında benim kullanmamasını tespit ettiğim hastaları ayırdıktan sonra bu kadar yıldır 20 yıllık sürede doğum kontrol hapını kullanırken başıma gelen olumsuz bir şey hemen hemen yok. Bu pıhtı da dahil olmak üzere. Dünyada’da bu istenmeyen etkilerin olduğu çoğunda en baştan ilacın kutusunun içinde de yazan ya bunlar varsa kullanmayın denilen durumlara uyulmadığını görüyoruz. Türkiye’de en önemli konu da sigara yani bu sigarayı içmemek lazım. Tabi doğum kontrol hapı için değil sadece hiçbir şekilde içmemek lazım. Ama hapla hiç içmemek uzun takip ettiğiniz polikistik over sendromlu hastanız var mı? Ne kadar süre takip ediyorsunuz?Türkiye’de 20 yılı geçtiğim aile olarak hastalarımız genç olarak anne baba ile gelir. Bir genç kızda polikistik over sendromu varsa, mutlaka anne ve babasına sizde de şeker olabilirmiş diye taratması gerekiyor. 2000 li yılların başında Dünya’da ilk kez biz gösterdik. Bir pikoslu genç kızın annesinde ya da babasında şeker olma ihtimali %50. Biz Türk hastalarımızın annelerini ve babalarını çağırdık. Çağırdığımızda ve bu hastalarımızın açlık şekerleri normaldi. Ancak şeker yüklemesini yapınca gizli şeker olduğunu gördük aynı polikistik over gibi. Abilerde ve babalarda da insülin direnci olduğunu saptadık. Dolayısıyla, ailelerinin hepsinin sağlıklı yaşama dikkat edip metabolik açıdan da taranması önemli. Ama bizim çok kuşak benim hastalarım var, iki kuşağı bir arada izlediğim ve yani 20 yılı aşkın takip ettiğim hastalarım over sendromlu bir hasta gebe kaldı ve belirli haftalarda şeker yüklemesi yapılıyor. Bir sürü sansasyonel şeyler çıktı, bu konuda söylemek istedikleriniz var mı?Tabi bu bizim yaralarımızdan biri. Bununla ilgili sansasyonel bir takım durumlar yapılınca üşenmeden oturduk ve tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde ilk gebelik şekeri çalışmasını tamamladık. 52 merkezde 2500 kadına baktık. Sırf TV’lerde yanlış şeyler konuşuluyor diye. Gördüğümüz şu Türkiye’de her 7 kadından birinde gebelik şekeri görülürken, 35 yaşının üzerinde bu rakamlar her üç kadından birine çıkıyor. Üstelik bizim gebelik şekeri açısından riski düşüktür dediğimiz 25 yaşının altında, kilosu normal, annesinde ve babasında şekeri olmayan kadınlarda dahi gebelik şekeririn Dünya’ya göre çok yüksek %5 üzerinde bir rakam olduğunu gördük. Dolayısıyla, Türkiye’de gebelik şekeri çok önemli bir problem. Gebelik şekerinin mutlaka saptanması gerekiyor. Pikos durumunda da bunun şeker testi yapılmasının hiçbir şekilde bir zararı olmadığı gibi bunun saptamamanın hem anneye hem bebeğe zararı olabiliyor. Yayınladığımız ve uluslararası literatüre geçmiş 2019 taki bir çalışmamız var. Türkiye için çok önemli bir konu. Doktor önerdiğinde gebelikte şeker yükleme testinin yapılması gerekiyor. Orada da bir isim değişikliği yapmamız lazım. Aslında ingilizcesinde tolerans deniyor. Bu yükleme lafı insanların algısını bozuyor, yükleme diyorlar. Sonuçta siz ne kadar şeker verirseniz verin anneye, plesantaya anneyi bebeğe bağlayan organa üçünçü beyin diyoruz. Zaten bebeğe bir şey olmaması için o organın inanılmaz bir çalışma sistemi var. Dolayısıyla, şeker yükleme testi yapıldığı bebeğe zararı olur mu diye bir şey olmadığı gibi, yapılmayıp şekeri ve insülini yüksek olup, bebeğe çok ciddi zararı olan durumlar olabiliyor. Doğum kontrol hapı kutuları çoğu zaman 21 tane hap içerir, 28 tane içerenleri de bulunmaktadır. Kutuya adetin ilk günü başlanmalıdır ancak ilk 2-3 günü içinde de başlanabilir ve her gün aynı saatlerde bir tane alınarak kutu bitene kadar devam 26, 2019Doğum kontrol hapı ilişkiden ne kadar önce alınmalı?Bu haplar yüksek dozda progesteron türevi içerir. Etkili olabilmesi için, korunmasız cinsel ilişki sonrasındaki ilk 72 saat içerisinde kontrol hapları hangi saatte alınmalı?Bu tip haplarda 21 gün sonrasında 1 hafta boyunca renkleri farklı olan haplar da alınır ve bu bir hafta içerisinde adet kanaması ortaya çıkar. Daha sonra aynen 21 günlük haplarda olduğu gibi kullanıma devam edilir. Haplar her günün belli bir zaman diliminde sabah, öğlen, akşam veya gece yatarken tok karnına hapına ne zaman başlanmalı?21 tabletten oluşan doğum kontrol hapının kullanımına, adet kanamasının görüldüğü ilk gün başlanır. Düzenli olarak her gün aynı saatte alınması, ilacın koruyuculuğunu artıran etkenler arasında yer kontrol hapı ilişkiden kaç saat sonra alınır?Genel olarak cinsel ilişkiden sonraki 72 saat içinde alınması gereken haplar bu zamanın ardından etki etmemektedir. İlk 24 saat içinde kullanılan haplar gebelik oluşumuna -˜ oranında engel olurken ilk 48 saat içinde kullanılan haplarda gebeliğin engellenme ihtimali u'e kontrol hapı ilk ay koruma sağlar mı?Doğum kontrol haplarına, adetin ilk gününden sonraki 5 gün içinde başlarsanız, hamilelikten hemen korunabilirsiniz. Örneğin, pazartesi sabahı döneminiz başlarsa, hapınıza cumartesi sabahına kadar başlayabilir ve aynı gün hamilelikten kontrol hapı 1 gün unutulursa hamile kalınır mı?Hem östrojen hem de progestin içerikli haplar, kombine doğum kontrol hapları olarak bilinmektedir. Yeni paketin ilk haftasında bir hap unutulduysa ve korunmasız cinsel ilişki mevcutsa hamilelik riski en yüksek seviyededir. Plasebo hapların unutulması, hamilelikten kaçınma ihtimalini Reglden once kullanmak etkili olur mu?Genel olarak 21 gün bittikten hemen sonra adet kanaması başlar. Bu sayede kanamanın ne zaman olacağı da tahmin edilmiş olur. Bir sonraki kutuya ise 7 gün ara verdikten sonra başlanması gerekir. Doğum kontrol hapından en fazla etkiyi alabilmek adına adet döneminin bitmesiyle başlamak Authoradmin Pek çok kadın doğum kontrolünü sağlamak adına değişik metotları uygular. En yaygın metotların içerisinde doğum kontrol hapı yer almaktadır. Bu haplar, doğru kullanıldığı takdirde yaklaşık olarak yüzde kadar etki sağlamaktadır. Günümüzde kadınların hem bütçelerine hem de yaşam tarzına en uygun olan doğum kontrol yönteminden birisidir. Adet Olmadan Doğum Kontrol Hapına Başlanır mı? 21 gün boyunca içilecek olan doğum kontrol hapı, 7 gün ara ile devam etmek gerekir. Genel olarak 21 gün bittikten hemen sonra adet kanaması başlar. Bu sayede kanamanın ne zaman olacağı da tahmin edilmiş olur. Bir sonraki kutuya ise 7 gün ara verdikten sonra başlanması gerekir. Doğum kontrol hapından en fazla etkiyi alabilmek adına adet döneminin bitmesiyle başlamak gerekir. Doğum Kontrol Hapına Ne Zaman Başlanır? Doğum kontrol hapına başlamak için; - Adetin ilk günü, doğum kontrol hapı alınabilir. Adet olunan güne denk olan günün karşısındaki hap alınarak başlanmalıdır. Her gün aynı saatte ve sürekli şekilde 21 gün alınması gerekmektedir. - Başlama sürecinden bir sonraki ilk Pazar günü, doğum kontrol hapı alınabilir. Ger gün aynı anda, devamlı şekilde hap alınmalıdır. Bu metotla, yedek hamileliğin koruması minimum 1 hafta kullanılması gerekebilir. - Kişi için en uygun günde doğum kontrol hapı alınabilir. Haplar, kişi adına en uygun günde alınmalıdır. Bu şekilde yedek gebelik koruması, minimum 1 hafta kullanılması gerekebilir. Doktorlar, doğum kontrol hapının kullanılması adına en uygun zamanın adetin birinci, ikinci ve üçüncü günü olduğunu belirtmektedirler. Bununla beraber bu zaman aralığında doğum kontrol haplarının alınması, etkinin daha fazla olmasına yardımcı olacaktır. Doğum Kontrol Hapı Nasıl Korumaktadır? Doğum kontrol hapı; progestin ve östrojen hormonlarını içermektedir. Bu hormonlar; gebeliği önlemek adına doğal olan döngüsel hormonları önleyebilir. Hormonların kombinasyonu, kadınların vücudunun yumurtlamasını önleyebilir. Bunun yanı sıra mukusu kalınlaştırıp, spermlerin uterusa girmesini, yumurtaya ulaşmasını önleyebilmektedir. Bütün kadınlar için kullanıma uygun bir yöntemdir. Çocuk sahibi olmayı istemeyen kadınların dışında, adet sancısını çok fazla çeken kadınlar, adet düzensizliği yaşayan kadınlar da kullanmaktadırlar.

kist tedavisinde doğum kontrol hapına ne zaman başlanır